26 Nisan 2012 Perşembe
FRENLERİ TUTMADIĞI İÇİN
Adam iki eliyle oturduğu koltuğa yapışıp,
-“Karıcığım neden bu kadar süratli araba kullanıyorsun anlayamadım” demiş titreyerek.
-“Hayatım..” diye cevap vermiş karısı sinirlenip, “Frenler hiç tutmuyor, kaza yapmadan bir an önce hızla eve varmaya uğraşıyoruz işte!”
25 Nisan 2012 Çarşamba
HOCA İLE OĞLU
Hoca Nasreddin, oğluyla birlikte köyüne gidiyormuş. Oğlunu eşeğe bindirmiş, kendisi yürümüş. Karşıdan gelenler, oğlunu göstererek:
—“ Ak sakallı adam yürürken bacak kadar velet eşekte gidiyor. Zamane çocuğu işte.” , demişler.
Hoca oğlunu indirip kendisi binmiş. Az sonra birkaç kişiyle daha karşılaşmışlar. Bunlar ise:
— “Koca adama bak! Bu sıcakta minnacık çocuğu yaya yürütüyor. Hiç insafı yok.” demişler.
Hoca, eşeğe oğlunu da bindirmiş. Çok geçmeden yine üç beş kişiye rastlamışlar. Adamlar:
— “Zavallı hayvan! Düşüp ölecek! Hiç acımadan iki kişi birden binmişler üstüne!” demişler.
Hoca inmiş, oğlunu da indirmiş. Eşek önde, onlar arkada ilerlemişler. Biraz sonra, yol kıyısında duranlar:
— “Amma aptal adammış bu hoca, Eşek bomboş gidiyor, kendisi oğlu ile kan ter için de arkasından koşuyor!” diye konuşmaya başlamışlar.
Hoca dayanamamış. Oğluna dönüp:
— “Gördün mü, her kafadan bir ses çıkıyor. Şu dünyada kimseyi hoşnut edemiyor, kimsenin dilinden bir türlü kurtulamıyorsun! iyisi mi, kimseye kulak asmayacaksın ve kendi bildiğinden şaşmayacaksın.” demiş
KOŞ ANANI GETİR
Küçük bir köyde yaşayan baba oğul büyük şehre ilk defa gelmişler. Alışveriş merkezinde zemin kattaki iki gümüş renkli parlak duvarın ağır ağır açılıp kapanması ilgilerini çekmiş.
- “Bu ne baba?” diye sormuş oğlan.
Hayatında hiç asansör görmemiş olan Baba;
- “Bilemiyorum oğul” demiş.
Onlar bu ilginç şeyi nefeslerini tutup izlerken tekerlekli sandalyeli yaşlı bir kadın sağa sola kayan gümüş renkli duvarlara doğru gitmiş ve bir düğmeye basmış. Duvarlar açılmış, yaşlı kadın yoğun ışıklı küçük bir odaya girmiş, duvarlar kapanmış.
Oğlan ve babası kapının üzerindeki küçükten büyüğe doğru yanıp sönen ışıklı rakamları izlemişler. Son rakamdan sonra aynı sırayla bu sefer geriye doğru ışıklar teker teker yanmış. Sonunda duvar iki yana kayarak açılmış, dışarı 24 yaşlarında incecik güzel mi güzel bir kadın dışarı çıkmış.
-“Oğlum” demiş adam sevinç içerisinde, “Koş, koş anneni getir."
- “Bu ne baba?” diye sormuş oğlan.
Hayatında hiç asansör görmemiş olan Baba;
- “Bilemiyorum oğul” demiş.
Onlar bu ilginç şeyi nefeslerini tutup izlerken tekerlekli sandalyeli yaşlı bir kadın sağa sola kayan gümüş renkli duvarlara doğru gitmiş ve bir düğmeye basmış. Duvarlar açılmış, yaşlı kadın yoğun ışıklı küçük bir odaya girmiş, duvarlar kapanmış.
Oğlan ve babası kapının üzerindeki küçükten büyüğe doğru yanıp sönen ışıklı rakamları izlemişler. Son rakamdan sonra aynı sırayla bu sefer geriye doğru ışıklar teker teker yanmış. Sonunda duvar iki yana kayarak açılmış, dışarı 24 yaşlarında incecik güzel mi güzel bir kadın dışarı çıkmış.
-“Oğlum” demiş adam sevinç içerisinde, “Koş, koş anneni getir."
10 Nisan 2012 Salı
NEDEN
Birincisi:
-'Beni hapse attılar çünkü fabrikaya hep 5 dakika geç geliyordum. Sabotaj yapacağımdan şüphelendiler.
' İkincisi:
-'Ben hapisteyim çünkü fabrikaya hep 5 dakika erken geliyordum. Ajan olduğumdan şüphelendiler. '
Üçüncüsü:
- 'Ben fabrikaya hep zamanında geliyordum. Batı icadı bir saatim olduğu için hapse atıldım.'
7 Nisan 2012 Cumartesi
BENZİN ALALIM
İki deli, yolda giderken bir direksiyon bulunca çok sevindiler. O sevinçle direksiyonu kaparak benzinciye girdiler. “Arabayı süren”:
- "Elli liralık, süper olsun." dedi,
Benzinci ikisini de tepeden tırnağa süzdükten sonra:
- "Gidin işinize be! Cıvatalarınızmı gevşedi!" diye bağırdı.
İkincisi, “araba kullanana” döndü:
- "Gördün mü! Araba masraf kapısı açtı bile!" dedi bilmişçe.
- "Elli liralık, süper olsun." dedi,
Benzinci ikisini de tepeden tırnağa süzdükten sonra:
- "Gidin işinize be! Cıvatalarınızmı gevşedi!" diye bağırdı.
İkincisi, “araba kullanana” döndü:
- "Gördün mü! Araba masraf kapısı açtı bile!" dedi bilmişçe.
5 Nisan 2012 Perşembe
TORUN ÖDEYECEK
-”Siz yiyin torununuz ödesin!”
Hoşuna gider ve içeri girip sorar;
-"Bu gercekten doğru mu? “
-"Evet beyim kesinlikle doğru.“derler.
Sipariş verir patlayana kadar yer ve tam kalkmak üzere iken garson elinde hesapla gelir.”
-"Pardon beyefendi borcunuz, 50lira!" der.
Gözleri yerinden fırlayan adam;
-"Eeee siz bana ne dediniz, şimdi ne yapıyorsunuz hani torunum ödiyecekti” diye çıkışır.
Garson;
- “ Ama beyefendi doğru sizinkini torununuz ödiyecek! Bu büyükbabanızın hesabı!” der.
4 Nisan 2012 Çarşamba
AYNİ ANDA
Temel’e sormuşlar :
- "Diyelim ki bir çöldesin. O kadar çok susamışsın ki nerdeyse bayılıp düşeceksin. Aynı zamanda da altına yapmak üzeresin. Ama yakında çevresi kalabalık olan bir göl, bir kaç yüz metre ileride de ayrı yönlerde tuvalet ve çeşme var. Böyle bir durumda önce tuvalete mi, su içmeye mi gidersin?" diye sormuşlar.
Temel :
- "Hiç pirinuda citmem. Atlarum cöle, hem içerum, hem işerum."
- "Diyelim ki bir çöldesin. O kadar çok susamışsın ki nerdeyse bayılıp düşeceksin. Aynı zamanda da altına yapmak üzeresin. Ama yakında çevresi kalabalık olan bir göl, bir kaç yüz metre ileride de ayrı yönlerde tuvalet ve çeşme var. Böyle bir durumda önce tuvalete mi, su içmeye mi gidersin?" diye sormuşlar.
Temel :
- "Hiç pirinuda citmem. Atlarum cöle, hem içerum, hem işerum."
İLK SAHİBİ
Kolejli kız chatte tanıştığı adamla ilk defa buluştuğu cumartesi gecesi geç saatte kampüse dönmüş. Onu beklemekte olan oda arkadaşı ışıkları hemen açıp merakla sormuş.
-" Nasıldı?" diye.
-"Berbattı. Buluşmaya 1932 model Rolls Royceu ile geldi."demiş kız,
Arkadaşı:
-" Vaaayy! Kızım çok havalı ve pahalı bir araba o… Nesini beğenmedin ki?" diyince
Kız:
-" Hayatım! Herif arabanın ilk sahibi!" demiş sinirle.
-" Nasıldı?" diye.
-"Berbattı. Buluşmaya 1932 model Rolls Royceu ile geldi."demiş kız,
Arkadaşı:
-" Vaaayy! Kızım çok havalı ve pahalı bir araba o… Nesini beğenmedin ki?" diyince
Kız:
-" Hayatım! Herif arabanın ilk sahibi!" demiş sinirle.
3 Nisan 2012 Salı
BİR ŞEY YAPMAMIŞ
Aşırı sinirli biri, havalimanında check-in bankosu’ndaki ilgili memura hak etmediği halde, etmediği hakareti bırakmamış. Müşterinin abartılı kabalığı karşısında, banko memuru sakin ve güleryüzlü bir şekilde davranıyor, hiç cevap vermeden işine devam ediyormuş. Adam işi bitip gidince, bir arka sıradaki müşteri.
-”Sizi tebrik ederim!” demiş memura, “Hiç tahrike kapılmayıp nezaketinizi sürdürdünüz. Ama bu kadarı da yanlış. Yapabileceğiniz bir şeyler olmalıydı.”
- “Olmaz olur mu, efendim..” demiş, memur gülümseyerek,-”kendisi New York’ a gidiyor, bavulları Bangkok’a…”
-”Sizi tebrik ederim!” demiş memura, “Hiç tahrike kapılmayıp nezaketinizi sürdürdünüz. Ama bu kadarı da yanlış. Yapabileceğiniz bir şeyler olmalıydı.”
- “Olmaz olur mu, efendim..” demiş, memur gülümseyerek,-”kendisi New York’ a gidiyor, bavulları Bangkok’a…”
NASIL OLDUK?
-"Baba biz nasıl olduk?"
Baba cevap vermiş;
-"Maymunlardan türeye türeye oğlum."
Çocuk babasını anlamayarak annesine de sormuş.
Annesi;
-"Tanrı, Adem ve Havva’yı yaratmış nesilden nesile biz olmuşuz;" demiş.
Çocuk:
-"Ama babam maymunlardan türeye türeye biz olduk." diyor.
Anne cevap vermiş:
-"O babanın sülalesi yavrum!"
2 Nisan 2012 Pazartesi
USULÜNE UYGUN
Kızın babası;
- “Benim padişaha verilecek kızım yok” deyip tersyüz etmiş heyeti.
Bu kez başvezir talip olmuş kız isteme işine. Aynı olay tekrarlanmış, süklüm püklüm dönmüş heyet saraya. Bu kez padişahın lalası kız istemeye talip olmuş. Padişah itiraz etse de almış adamlarını, gitmiş kızın evine. Adamlar girişmişler kızın babasına, Allah ne verdiyse bir temiz dayak çekmişler.
Adam;
- “Aman lala paşam, ne olur vurma!”
Lala;
- “Sen kim oluyorsun da padişaha kız vermiyorsun?”
Adam;
“Aman lala paşam! Böyle usulüne uygun istenir de verilmez mi?”
Kaynak-Fikret Bila
ÜZÜM FİDANI
Büyük Tufan'dan sonra Nuh ve adamları yerleştikleri yeni yurtlarında, yeni bitkiler dikiyormuş. Sıra "asma"nın dikimine gelmiş.Demiş ki Nuh:
-"Yarım metre derinliğinde bir çukur kazın ve asma tohumunu içine koyun. Üzerine iki kürek toprak attıktan sonra bir kuş kesip kanını akıtın. Üzerine dört kürek toprak daha.. Sonra bir aslan kesin, kanını akıtın. Üzerine dört kürek toprak daha.. Arkasından bir eşek kesip onun da kanını akıtın. Sonra çukuru örtün!"
Çevredekiler bir anlam veremedikleri bu "merasim"in nedenini sormuşlar Nuh'a. O da açıklamış:
-"Bakın, bu ağacın meyvesiyle soyumuz ilerde içki yapacak. İçkiyi içenler ilk başta kuş gibi cıvıldaşacaklar. İçmeye devam edenler aslan gibi kükreyecekler. Durmayı bilmeyenlerse eşekleşecek. "
-"Yarım metre derinliğinde bir çukur kazın ve asma tohumunu içine koyun. Üzerine iki kürek toprak attıktan sonra bir kuş kesip kanını akıtın. Üzerine dört kürek toprak daha.. Sonra bir aslan kesin, kanını akıtın. Üzerine dört kürek toprak daha.. Arkasından bir eşek kesip onun da kanını akıtın. Sonra çukuru örtün!"
Çevredekiler bir anlam veremedikleri bu "merasim"in nedenini sormuşlar Nuh'a. O da açıklamış:
-"Bakın, bu ağacın meyvesiyle soyumuz ilerde içki yapacak. İçkiyi içenler ilk başta kuş gibi cıvıldaşacaklar. İçmeye devam edenler aslan gibi kükreyecekler. Durmayı bilmeyenlerse eşekleşecek. "
1 Nisan 2012 Pazar
ONU EVER
Bir gün Nasreddin Hoca’ya komşu kadınlardan biri,
- “Hoca efendi” demiş, “bizim deli kıza muska mı yazarsın, nefes mi edersin, ne yapacaksan yapsan da biraz akıllansa… Hiç sözümü dinlemiyor, densizlik edip duruyor.”
- “Hanım” demiş, Hoca: “Sen kızına hoca bulacağına koca bul. Bak o zaman nasıl mum gibi olur!”
- “Hoca efendi” demiş, “bizim deli kıza muska mı yazarsın, nefes mi edersin, ne yapacaksan yapsan da biraz akıllansa… Hiç sözümü dinlemiyor, densizlik edip duruyor.”
- “Hanım” demiş, Hoca: “Sen kızına hoca bulacağına koca bul. Bak o zaman nasıl mum gibi olur!”
TİMUR VE NASRETTİN HOCA
Timur , Anadolu’yu işgal ettiğinde halka büyük zulüm etmiş, evlerini tarlalarını yakıp yıkmış, birçok kişiyi öldürmüş zalim bir işgalcidir.
Akşehir’e yerleştiğinde, şehrin ileri gelenlerinden on beş kişiyi çağırtmış. Tek tek yanına almış ve;
- “Ben adil miyim, zalim miyim?” diye sormuş.
“Adilsin” diyeni de, “zalimsin” diyeni de öldürtmüş.
Ertesi gün tekrar on beş kişi göndermelerini Akşehirlilere emretmiş. Büyük bir korkuya kapılmışlar. Nasreddin Hoca’ya koşmuşlar. Giden heyette bulunması için kendisini ikna etmişler. Heyet Timur’un huzuruna varmış. Timur heyetin başındaki Nasreddin Hoca’ya sormuş:
- “Söyle bakalım Hoca efendi ! Ben adil miyim, zalim miyim ?”
Hoca hiç tereddüt etmeden ve kuvvetli bir sesle cevap vermiş :
- “Siz ne adilsiniz nede zalimsiniz. Siz yoldan çıkmış, azıtmış bu millete Allah‘ın gönderdiği büyük bir belâsınız.” demiş.
Akşehir’e yerleştiğinde, şehrin ileri gelenlerinden on beş kişiyi çağırtmış. Tek tek yanına almış ve;
- “Ben adil miyim, zalim miyim?” diye sormuş.
“Adilsin” diyeni de, “zalimsin” diyeni de öldürtmüş.
Ertesi gün tekrar on beş kişi göndermelerini Akşehirlilere emretmiş. Büyük bir korkuya kapılmışlar. Nasreddin Hoca’ya koşmuşlar. Giden heyette bulunması için kendisini ikna etmişler. Heyet Timur’un huzuruna varmış. Timur heyetin başındaki Nasreddin Hoca’ya sormuş:
- “Söyle bakalım Hoca efendi ! Ben adil miyim, zalim miyim ?”
Hoca hiç tereddüt etmeden ve kuvvetli bir sesle cevap vermiş :
- “Siz ne adilsiniz nede zalimsiniz. Siz yoldan çıkmış, azıtmış bu millete Allah‘ın gönderdiği büyük bir belâsınız.” demiş.
DELİ DELİ
Sıcak bir yaz günü, Nasreddin Hoca yolculuğa çıkmış. Yol kenarındaki hayrat çeşmeden su içip, elini yüzünü yıkayıp biraz serinlemek ve Abdest tazelemek istemiş. Bakmış ki çeşmenin borusuna bir odun parçası tıkalı. Odun ıslanıp şiştiğinden yerinden kolay çıkmıyor. Hoca epeyce uğraşmış, tıkaçı kuvvetle çekerek çıkarmış. Kenara çekilmesine fırsat kalmadan, tazyikli bir şekilde borudan fışkıran su elbiselerini ıslatmış.
Hoca çeşmeye şöyle bir bakarak söylenmiş;
- “Anlaşıldı, anlaşıldııı! O kazığı böyle deli dolu aktığın için ağzına tıkamışlar!”
Hoca çeşmeye şöyle bir bakarak söylenmiş;
- “Anlaşıldı, anlaşıldııı! O kazığı böyle deli dolu aktığın için ağzına tıkamışlar!”