31 Aralık 2018 Pazartesi

AMAN BU YOLDAN AYRILMAYIN

Kıt kanaat geçinen ​bir papazın hanımı hasta olur. Doktor doktor gezip çare ararlar.Tek çare vardır, ameliyat! Ama ameliyat için çok para lazımdır, papazın ise hiç parası yoktur.​ Son çare cemaatinden yadım istemektir. Ayin sonrası cemaate ağlayarak durumu anlatır ve yardım talep eder.​ Bakar ki, ​derdi kimsenin umurunda değildir.​ Herkes duymamazlıktan gelir ve arkasını döner kiliseden çıkıp gider.​ Papaz üzgün, papaz kırgın,​ papaz bitaptır.​ Dalgın bir halde bir meyhanenin yanından geçerken, sarhoşlardan biri papazı tanır, meyhaneden dışarı çıkıp yanına gelir, halini hat​ı​rını sorar.​ Papaz derdini ona da anlatır umutsuzca.​ 

Sarhoş​;

-​ "​Beni burada bekle peder" der ve tekrar meyhaneye girer.

Durumu içeri​dekilere anlatır ve 5 dakika içinde ameliyat parası toplanır.​ Parayı papaza takdim eder.​ Papaz şaşkın, papaz sevinçli ve o sevinçle meyhaneden içeri girip;

​-​"Allah hepinizden razı olsun. Benim de sizler için yapabileceğim bir şey varsa söyleyin.." der..

Birkaç sarhoş :

​-​"Aziz peder bizim için de dua et, ​ Allah bize doğru yolu ihsan etsin bir an önce " deyince,​ papaz heyecanla bağırır ;

​-​" Yok, yok ! ALLAH sizi bu yoldan ayırmasın!"

6 Aralık 2018 Perşembe

HALİL İBRAHİM BEREKETİ

Dünya ve insanlar bozulmadan önce iki kardeş varmış. Büyüğü Halil, küçüğü ise İbrahim. 
Halil, evli çocuklu. İbrahim ise bekârmış. Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin, ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş ve bununla geçinip giderlermiş.

Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı, ikiye ayırmışlar iş kalmış taşımaya.

Halil:

-"İbrahim kardeşim ben gidip çuvalları getireyim, sen buğdayı bekle.

-"Peki, abi demiş."  İbrahim.

Ve Halil gitmiş çuval getirmeye, O gidince, düşünmüş İbrahim:  "Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine!" Kendi payından bir miktar atmış onunkine. 

Az sonra Halil çıkagelmiş;

-"Haydi İbrahim,  önce sen doldur da taşı ambara." demiş

İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup ambara girmiş. O gidince, Halil düşünmüş bu defa: "Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kardeşim bekâr. O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek." Kardeşi ambardan çıkmadan kendi payından atar onunkine birkaç kürek. Velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine. Bu, böyle sürüp gider. Ama birbirlerinden habersizdirler. Nihayet akşam olur. Karanlık basar. Görürler ki, bitmiyor buğdaylar. Hatta azalmıyor bile.

Bugün "Bereket" denilince, bu kardeşler akla gelir. Bu bereketin adı: Halil İbrahim bereketidir .

ARABIN KANI

Zengin bir Arap Şeyhi acilen kalp ameliyatı geçirecekmiş. Doktorlar ameliyat sırasında gerekeceğinden kan bankasından kan istemişler. Ancak kan bankasında hiç 0Rh- kan kalmamış. Mâlum nadir bulunan bir kan olunca, durum da acil olunca hastane personeli ve yatan hastaların yakınlarının dosyaları incelenmiş. Yahudi bir hasta yakını uyumlu kana sahipmiş. Rızası ile kan alınıp, ameliyat başarıyla gerçekleşmiş.

Ameliyattan sonra Arap Şeyhi, kendisine kan veren yahudiye; bir teşekkür notu ile beraber müthiş bir otomobil ve bir milyon dolar para göndermiş.

Arap Şeyhi, taburcu olduktan birkaç gün sonra komplikasyonlar olmuş ve bir kere daha ameliyet olması gerekmiş. Arap Şeyhi’nin tekrar ameliyat olması gerektiğini duyan Yahudi hemen hastaneye gelmiş. Yine kan vermiş ve Arap Şeyhi ameliyat edilmiş. Ameliyattan sonra Arap Şeyhi bu defa kendisine kan veren yahudiye; bir teşekkür notu ile bir paket baklava yollamış.

Çok daha kıymetli hediyeler ve para bekleyen Yahudi çok büyük hayal kırıklığına uğramış. Bu kez Arap Şeyhi’nin notuna bir cevap yazıp, münasip dille;

-“Neden bu kadar cimri davrandığını?” sormuş.

Arap Şeyhi’nin yanıtı gecikmemiş:

– Ya habibi, gözümün nuru! Sen de biliyorsun ki artık”” damarlarımda yahudi kanı dolaşıyor!

2 Aralık 2018 Pazar

KAFASINI VURMAMIŞ


Adam yolda giderken kıç üstü düşmüş, arkadan gelen tanınmış politikacı koşup yetişmiş, yerden kaldırmış ve;

-“Bizim partiye oy verir misiniz?” diye sormuş.

Adam kalçasını ovuşturarak yüzünü buruşturmuş:

-“Ben düşünce kıçımı yere vurdum, kafamı değil!” demiş.

O DA BAŞBAKAN İMİŞ

Churchill, akıl hastanesini dolaşırken birinin kendisiyle hiç ilgilenmediğini görmüş:

-“Ben kimim biliyor musun? Üzerinde güneş batmayan imparatorluğun başbakanıyım!”

Hasta gülmüş:

-“Dikkat et, ben de böyle diyordum, alıp buraya getirdiler.”

27 Kasım 2018 Salı

HACİM NEDİR

Okula gelen müfettiş 5 nci sınıfların Fen Bilgisi dersine girer, parmağıyla işaret ettiği öğrenciye;

- "Hacim nedir?"  diye sorar.

Öğrenci hiç duraksamadan cevabı patlatır;

-"Hacdan gelenlere denir."

ERMİŞ HÜSMEN

Trakya'da Hüsmen yıllarca biriktirdiği parayla hac için başvurur ve kurada kazanarak hazırlıklara başlar. 

Köyünün bağlı olduğu ilçede seminerlere katılır, köy imamından dersler alır, imamın tavsiyesi doğrultusunda hac hazırlığı için adeta hiç uyumadan ibadet eder, zikir eder ve yeni harflerle yazılmış Kuran edinerek sürekli okur.

Seyahat zamanı gelince askerlik dışında o güne kadar köyünden çıkmamış olan Hüsmen ilçeye, oradan Edirne'ye ve oradan İstanbul'a geçer, ATATÜRK Havalimanına gelir. O da ne Hüsmen yaklaşır yaklaşmaz cam kapı ardına kadar açılır, Adım atar atmaz koridor yürümeye başlar. Abdest almak üzere girdiği tuvalette elini uzatır uzatmaz musluktan su akar, namaz kılmak üzere havaalanı mescidine girdiği anda lambalar yanar ve karanlık mescit aydınlanır. Hüsmen hiç de şaşırmaz ve içinden "Abe Üsmen sen oldun!" diye geçirir.

Uçağa binilir ve seyahat başlar, uçuş Medine'yedir ve hac görevine oradan başlayacaktır. Uçuş boyunca erdiğine vehmeden Hüsmen eşyalarını otele bırakır bırakmaz ayağının tozu ile Mescid-i Nebî''ye koşar
ve Peygamberimizin kabrine doğru seslenir;

-"Abe bak kim geldi!"

17 Kasım 2018 Cumartesi

GENÇ FATİH

Bir genç Mehmet Akif'e sormuş;

- “Fatih Sultan Mehmed’in resmini neden hep yaşlı bir insan suretinde çiziyorlar?”

Mehmet Akif;

-"Yaptığı işler o kadar büyük ki, bunları genç bir insanın yapacağını hayallerine sığdıramıyorlar." diye cevap vermiş.

DERS ALABİLMEK


Lokman Hekim’e:

– “Bilgeliğini kimlerden aldın?” diye sorduklarında:

– "Körlerden! Çünkü onlar, yoklamadan adım atmazlar." demiş.

1 Kasım 2018 Perşembe

KARNE


Temel oğlunun getirdiği karneye bakmış; "Türkçe Zayıf., Matematik Zayıf, Vatandaşlık Zayıf,
Fen Bilgisi Zayıf, Müzik Zayıf."  "Arkadaşlarla uyum Pekiyi, Hal ve Gidiş Pekiyi, Temizlik Pekiyi, Diş Koruma Pekİyi."

-"Uyyy! Şu öğretmene pak. Penum öğretduklarımın hepsi pekiyu. Haçan onun öğretdukları hep zayıf!.." demiş.

25 Ekim 2018 Perşembe

TEMEL NİÇİN GÜLÜYOR

Dursun’un anlattığı fıkraya, Temel dışında kahvedeki herkes kahkahalarla gülmüş. Temel’in gülmemesine bozulan Dursun ;

-"Sen niye gülmeyesun?” diye sormuş.

Temel.

-“Fıkrayu anlamadum, anlamadiğum şeye nasıl güleyum?” demiş

Dursun, bir kez daha anlatmış fıkrayı. Bu kez kahvedekilerin yarısı yine gülmüş ama Temel’de tebessüm bile yok.

Dursun;

-” Pak uşağum, son kez anlatayrum!” diyerek bir daha anlatmış fıkrayı.

Bu kez kahvedekilerde tık yok ama Temel kahkahalarla, gözünden yaş gelene kadar gülünce Dursun merakla sormuş; 

-"Ula, şimdu galiba anladun?”

Temel gülmeye devam ederek;

-“Vallahi uşağum! Hala pir şey anlamadum ya işte ona güleyrum!” demiş.

18 Ekim 2018 Perşembe

GEYİKCE BİR CEVAP




Öğretmen kimya dersinde anlatır:

-" Demir ile bakır açık havada kalırsa oksitlenir. Peki ya altına ne olur?"

Bir öğrenci hemen el kaldırır:

-"Çalınır öğretmenim."

CESARET



Öğretmen öğrencilere sordu.

- "Cesaret ne demektir?"

Arka sıralardan bir öğrenci yanıtladı:

- "Bir şeyi bilmediği halde, biliyormuş gibi yapıp parmak kaldırmaktır."

YUMUŞAK G


Temel'e askerlik şubesinde  memur sorar;

-"Adın?"

 Temel;

-"Demel, Demel!  ama yumuşak G siz"der. 

Memur;

- "Tövbe, tövbe! Temel'de yumuşak G ne arasın?"

 Temel:

-" Eheee biz ne deduk!"

4 Ekim 2018 Perşembe

YIKA DA GETİR


Süleyman Nazif ve Abdülhak Şinasi birlikte yemek yerken, Şinasi garsonu çağırır ve su ister. Şinasi’nin kirden ve mikroptan eldivenle el sıkacak derecede korktuğunu bilen Süleyman Nazif garsona seslenmeden edemez:

-"Oğlum, beyefendinin suyunu yıka da öyle getir."

İKİNCİ SORU

Öğretmen,Öğrencilere:

-"Sizlere sorular soracağım. Birinci soruyu bilene ikinci soru sorulmayacak. Simdi söyle bakalım Ahmet, bir hindinin kaç tane tüyü vardır?"

-"9567 tane tüyü vardır Öğretmenim!"

-"Peki bunu nasıl öğrendin?"

-"Öğretmenim, hani ikinci soru sorulmayacaktı."

1 Eylül 2018 Cumartesi

SAFTİRİK


Çok akıllı bir bayan ayni oranda saf bir adam ile evliymiş. Yıllarca evliliklerini sürdürmüşler ve kadın kocasını mükemmel bir şekilde idare etmiş.  Adam bir gün;

-"Hanım ben evde çık sıkıldım bir şeyler yapsam, bir işe yarasam." demiş.

Kadın;

-"Senin canın sağ olsun. Ben senden çok memnunum. Canın ne isterse onu yap." demiş.

Evden bir keçi  alıp pazara götürmüş ve dolaşmaya başlamış. Biri yanına yaklaşmış;

-" Ne satıyorsun arkadaş?" diye sormuş.

-" Bu keçimi satıyorum. " demiş.

Keçisini hindi ile değiştirmiş.  Sonra hindiyi tavukla değişmiş, tavuğu da verip bir fes almış. Gayet rahatlamış bir vaziyette eve dönerken, bir su kuyusu görmüş. Bir bakayım fesim nasıl oldu diye eğilince kafasındaki fes de kuyuya düşmüş. Sonuçta eve eli boş dönmüş.

Hanımı onu sevinçle karşılamış. Evimin beyi hoş geldin demiş. Üstünü çıkarmasına yardım etmiş ve onu oturtup ayran ikram etmiş.

Adam hanımına;

-" Pazarda ne yaptığımı, keçinin ne olduğunu sormayacak." diye sormuş.

 Hanımı;

-"Sen eve sağ salim geldin ya. Bundan daha büyük şey olamaz benim için." demiş.

16 Ağustos 2018 Perşembe

NADİR ZAMAN

 

Dilbilgisi dersinde "Türkçede Zamanlar" konusunu işleyen öğretmen tahtaya kaldırdığı Cengiz'e sordu:

- "Eğer çalışmak eğlencelidir dersem bu hangi zamandır?"

Cengiz düşünmeden cevabı verdi:

- "Nadir rastlanan bir zamandır hocam!"
 
Papa, Ülkemizi ziyarete gelmiş; karşılamadan ve protokol gereklerinden sonra Bülbül Dağı Meryem Ana Evine götürülmek üzere kendisine tahsis edilen bir araçla yola çıkmıştı. Sakin ve tenha olan yolda Papa araç kullanmaya özenmiş ve şoföre;

– "Evladım, yıllar var ki böyle sessiz bir yolda gitmedim ve de yıllardır araba kullanmadım, arabayı biraz sürebilir miyim? sorusuna Şoför:

– "Tabi Papa hazretleri!" demiş.

Papa  şoförü arka koltuğa gönderek hareket etmiş. Ancak bir süre sonra aşırı hız yapınca radara yakalanmış. Durduran polis tam ehliyet isteyecekken Papa'yı tanıyarak;

– "Bir dakika efendim" deyip biraz uzaklaşarak merkezi aramış.

– "Merkez! Merkez! Burada bir arabayı 140 km hızla seyrettiği için durdurdum ama içinde çok önemli biri var ne yapayım?

– "Kes cezayı."

– "Bakın çok önemli biri diyorum!"

– "Ne yani, vali falan mı?"

– "Çok daha önemli!"

– "Bakan mı?"

– "Çok daha önemli!"

– "Kim arkadaş daha önemli olan kim! Söylesene!""

 – Valla, tanıyamadım ama şoförü Papa!"

19 Temmuz 2018 Perşembe

YALNIZLIK

 
Adam ağaç altında dalıp gitmişti, onun hayal alemindeki tefekkürünü izleyen meraklı  biri sordu:

-"Dalmış gitmişsin, kimin kimsen yok mu, yalnızmısın?"

Daldığı alemden ayrılmak zorunda kalan adam:

-"Asıl şimdi yalnız kaldım." diye sinirli bir şekilde cevapladı.

HER ŞEY ALLAHTAN

Bektaşi'nin biri her gün kasabada 'Her şey Allah'tan', 'Her şey Allah'tan' diye mırıldanarak dolaşır dururmuş. Bir gün kasabanın serseri delikanlılarından biri, yine böyle mırıldanarak dolaşmakta olan Bektaşi'ye arkasından sessizce yaklaşmış, ensesine okkalı bir şaplak atmış. Canı fena halde yanan Bektaşi'nin pür hiddet dönüp kendisine ters ters baktığını görünce;

-"Öyle ne bakıyorsun baba erenler demiş, hani her şey Allah'tandı."

-"Tabii demiş Bektaşi, her şey Allah'tan da, ben hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum."

4 Temmuz 2018 Çarşamba

AĞLAYAN ANA

Hoca’nın oğullarından biri yakın köylerin birinde çömlekçilik yapıyormuş. Bir gün Hoca yanına gidince:

-“Baba, bütün paramı şu çömleklere yatırdım” demiş. “Hava güneşli olur da zamanında hepsi kurursa zengin olacağım. Ama yağışlı olursa anam ağlayacak!”

Hoca oradan ayrılıp başka bir köyde oturan büyük oğluna uğramış.

Oğlu:

-“Baba, varım yoğum şu tarlada, zamanında rahmet yağarsa zengin oldum gitti. Kuraklık olursa anam ağlayacak” demiş.

Hoca eve canı sıkkın dönmüş.

Karısı:

-“Hayrola efendi, yüzün neden asık” demiş.

-“Benimki bir şey değil” demiş Hoca; “Asıl Sen kendi halini düşün. Yağmur yağsa da yağmasa da ağlayan sen olacaksın”.

KISKANÇLIK


 Afacan Ahmet okuldan eve geldiğinde babası, okulda yeni öğretmeniyle işlerin yolunda gidip gitmediğini sordu.

– "Harika, yalnız seni galiba çok kıskanıyor."

Babası şaşırarak sordu;

– "Kıskanıyor mu, nasıl yani!"

– "Bugün defalarca: Ah çocuk ah, senin baban ben olmalıydım dedi durdu!"

28 Haziran 2018 Perşembe

BÜST


Rusya'da yaşayan Yahudi asıllı biri   İsrail’e göçme kararı alıp Rusyadan ayrıldığında yanında Lenin’in büstü  vardır. Rus gümrük memuru;

- "Bu nedir?" diye sorar.

Yahudi:

  -"Bu nedir  sorusu yanlıştır yoldaş!  Bu kimdir  demeniz gerekirdi!  Bu Lenin’dir, sosyalizmin temellerini atan, Rus halkına iyilikler getirendir. Bende bunu bereketli günlerin anısı diye yanıma aldım.”

Etkilenen Rus görevli söyleyecek söz bulamaz ve;

  - "Tamam, geçebilirsiniz!" der.

Tel Aviv havaalanında bu defa İsrail gümrük memuru büstü görür ve sorar:

  – "Bu nedir?”

Yahudi:

– Bu nedir? sorusu yanlıştır. Bu kimdir  demeniz gerekirdi! Bu Lenin’dir. Bu deli cani yüzünden Rusya’yı terk etmek zorunda kaldım! Yanıma aldım ki her gün ona bakıp bakıp lanet okuyayım!"

Geçmiş yıllarda Rusya'dan kaçmış olan İsrailli görevli:

 - "Tamam, geçebilirsiniz! Hoş geldiniz!" der.

Adam akrabaları tarafından kendisi için tutulan eve yerleşir, büstü büfenin üstüne koyar ve gelişi nedeniyle de  akrabalarına davet verir. Davete katılan akrabalardan birisi büfenin üstündeki büstü göstererek sorar;

 -"Bu kimdir?”

Yahudi:

– " Bu kimdir  sorusu yanlış  bir soru kuzum! Bu nedir  demen gerekirdi! Bu; on kilogram, yirmi dört ayar altın. Hemde  vergisiz!”

18 Haziran 2018 Pazartesi

ÇORBANIN KOKUSU



Nasreddin Hocanın canı güzel bir tarhana çorbası çekmiş..Başlamış tatlı tatlı hayal kurmaya. Tam o esnada kapısı çalmış ve gelen karşı komşusunun oğlu şöyle demiş:

– "Hocam. Annem çok hasta bir tas çorba istiyor."

Hoca kendi kendine söylenmeye başlamış :

– "Allahım bizim komşular kurduğum hayalin bile kokusunu alıyor."

YEMEĞİN PARASI

 
Hoca Nasrettin’in Akşehir’de kadılık vazifesini yürütürken karşısına iki adam çıkmış. Birisi öteden beri cimriliği ile tanınmış bir aşçı, diğeri de boynu bükük bir fakir. Aşçı sözü almış :

– "Hocam demiş, ben bu adamdan davacıyım. Dükkanın önünde fasulye pişiriyordum. Tencerenin kenarından buğusu çıkıyordu yemeğin. Bu adam elinde somun ekmekle geldi. Kopardığı lokmaları yemeğin buğusuna tutup başladı atıştırmaya. Nihayet koca bir ekmeği bitirdi. Ondan fasulye buğusunun parasını istedim, vermedi."

Nasrettin Hoca anlatılanları dikkatlice dinledikten sonra fakire dönüp :

– "Doğru mu bunlar ? "diye sormuş.

– "Evet, demiş " fakir adam.

– "Öyleyse para kesesini çıkar bakalım."

Zavallı fakir kadı efendiye karşı gelememiş. İçinde üç beş akçe bulunan para kesesini Nasrettin Hoca’ya uzatmış. Bu sefer aşçıyı çağırmış yanına. Keseyi kulağına yaklaştırarak şıngırdatmaya başlamış. Sonra da :

– "Haydi demiş aldın işte alacağını."

 Aşçı :

– "Nasıl olur? "diye şaşkınlığını belli etmiş. Paramı vermediniz henüz."

Hoca cevap vermiş :

– "Fazla uzatma, yemeğin buğusunu satan paranın da sesini alır elbet!"

2 Haziran 2018 Cumartesi

KRISTOF KOLOMB

Tarih dersinde öğretmen sözlüye kaldırdığı öğrenciye son bir şans tanımak için:

- Amerika`yı kim keşfetti? diye sordu.

Çocuk soruyu cevaplayamadı.

Sabri taşan öğretmen, hiddetle bağırdı:

- Kristof Kolomb!

Çocuk, bunun üzerine yerine oturdu. Öğretmen bu harekete de kızdı:

- Ne o? Sana yerine oturmanı kim söyledi?

Öğrencinin cevabı şaşırtıcıydı:

- Affedersiniz öğretmenim. Ben de başkasını çağırdığınızı sanmıştım!!...

KAHİN

Ünlü ve zengin kadının İçi sıkılıyordu; anlayamadığı bir nedenle çok huzursuzdu. En iyisi ona gitmekti. Kendisine o yardımcı olabilirdi. Telefon açtı ülkenin en ünlü kahinine.

-''İmkansız, tam çıkmak üzereydim!'' dedi kahin.

-'lütfen!'' dedi kadın kendisini kıramayacağını düşünerek.

Çok zengindi kadın, ülkenin en zenginlerinden. Doğa üstü güçlere inanırdı ve kahinin müdavimlerindendi. Tabii ki kahin böyle iyi bir müşteriyi kıramamıştı. Karşılıklı oturuyorlardı.

Önlerindeki küreye baktı kahin; kaşları çatıldı, göz bebekleri büyüdü, alt dudağı düştü, kafasını kaldırıp ona baktı;

- ''Çok üzgünüm!'' dedi. Bir an için duraksadı, belli ki söylemek istemiyordu.

-''Ne'' dedi kadın ısrarla.

Kahin;

-''Kürede yarını göremiyorum!'' dedi.

Yıkılmıştı kadın. Medyum bugüne kadar hiç yanılmamıştı. Yarın olmadığına göre bu gece ölecekti. Ne yapmalıydı? Evine gitti; vasiyetini yazdı ve biraz televizyon izledi. Uykusu gelmişti. Son gecesiydi ve ne yapacağını bilmiyordu. En iyisi uyumaktı. Böylece uyurken hiçbir şey hissetmezdi. Yatağına uzandı, gözlerini kapattı ve derin bir uykuya daldı.

Uyandığında güneş yeni doğmuştu, kuş sesleri geliyordu. ''Cennette miyim?'' diye düşündü. Her şey gece bıraktığı gibiydi. Kalktı; sabahlığını giydi ve salona indi. Her şey normal gözüküyordu. Kahin bu kez yanılmış mıydı acaba? Kapıdaki gazeteyi aldı ve gözü bir habere ilişti. Manşette şöyle yazıyordu: ''Ünlü kahin öldü.''

27 Mayıs 2018 Pazar

NİÇİN KIZSIN!


Tesadüfen yıllar sonra karşılaşan iki çocukluk arkadaşı Ahmet ile Mehmet, laflamak için önlerine çıkan ilk bara dalarlar. Laf lafı açar, bardak bardağı ve saat saati kovalar. Bir anda Mehmet'in aklı başına gelir ve Ahmed'e;

-" Amma geç oldu şimdi bizi merak ederler!" der.

Ahmet;

-" Aldırma! Yıllar sonra bir araya geldik." diye cevaplar.

Mehmet;

-" Nasıl yani karın seni merak etmez mi! Geç kaldığın için kızmaz mı?" diye sorunca.

Ahmet;

-" Yok canım ne münasebet! Çamaşırları yıkamışım, ütümü yapmışım, yemeği pişirmişim, bulaşığı yıkamışım, camları silmişim, tozu almışım evde yapacak bir iş kalmamış. Neden kızsın?" diye cevaplar.

23 Mayıs 2018 Çarşamba

İYİ OLSUN



İki arkadaş lokantaya gitmişler.  Garson gelip:

-"Ne arzu edersiniz efendim?"diye sormuş.

Arkadaşlardan biri:

-"Biftek istiyorum." demiş.

Öbürü:

-"Ben de biftek istiyorum, ama iyi olsun." demiş.

Garson aşçıya seslenmiş:

-"İki biftek, biri iyi olsun!"
 

EN YABANCISI


Sonradan görme bir zengin, çocuğunu özel bir okula kayıt ettiriyordu. Müdür sordu:

- "Çocuğunuzun hangi yabancı dili seçmesini istiyorsunuz? "

Adam böbürlenerek cevap verdi:

- "Masraftan hiç çekinmeyin müdürüm. En yabancısı hangisi ise onu yazın."

TEMEL YORMUŞ ONİ


Temel, yolda durduğu konaklama yerinde kahvaltı yapmak ister. Garsonun getirdiği kahvaltılıklar arasında önce zeytine uzanır. Epey bir zaman uğraşmasına rağmen çatalı batırıp bir tek zeytin bile yiyemez. Çatalı batırmaya çalıştığı zeytinler, bir o yana bir bu yana kaçıp durmaktadır. Temel’i izleyen garson,  yanına gidip:

-“Size yardım edeyim!”

Diyerek elinden çatalı alıp zeytine batırır. Sonra da:

-“Buyurun!” diyerek Temel’e uzatır.

Mahcup olsa da bozuntuya vermek istemeyen Temel, garsona:

-“Ula uşağum haçan pen yordim oni, sen tuttun!” der.

8 Mayıs 2018 Salı

METAL PARA VE ASİT


 Kimya dersinde öğretmen, elindeki metal parayı göstererek;

-"Şimdi bu bir lirayı asite batırıyorum. Ne dersiniz eriyecek mi?"

Kenan parmak kaldırıp cevapladı:

-"Erimez, öğretmenim."

-"Nasıl bu kadar emin konuşuyorsun?"

-"Eriyecek olsa asite atmazdınız da ondan öğretmenim."

7 Mayıs 2018 Pazartesi

SİYAH TAKKELER

Kayserili tüccar, siyah sütyen almak için İstanbul'a gelmiş ve girmiş bir musevinin dükkanına! Müşteriyi safca bulan musevi, az kaldığını iddia ederek, tanesini 50 liradan vermiş. Kayserili tüccar, 6 tane alıp, bir kaç gün sonra Kayseri'ye dönmeden tekrar Museviye uğramış ve bu defa 2 düzine istemiş. Uyanık musevi ise tanesini 75 liradan okutmuş.

Aradan 1 ay gecmiş yolu İstanbula düşen Kayserili tüccar yine musevinin dükkanına uğramış. Elinde ne kadar siyah sütyeni kaldıysa tümünü tanesi 100 liradan kapatmış. Çok karlı bir ticaret yapmanın gururu ile musevi bu kadar sütyeni ne yaptığını sormuş!

Kayserili tüccar cevap vermiş:

-"Bunları ikiye kesiyorum, minik takkeler yapıyorum, sonra da musevilere tanesi 100 liradan satıyorum.

10 Nisan 2018 Salı

O DA MERAK EDİYORMUŞ

 
Bir genç  kümesten tavuk, horoz ve yumurta çalarken jandarma tarafından suçüstü yakalanır mal sahibi şikayetçi olur ve genç karakola getirilir.

Komutan;

-"Anlat!"  der.

Sanık;

-" Ben avukat istiyorum." diye diretir.

 Komutan;

-"Evladım bir koltuğunda tavuk, bir koltuğunda horoz ve ceplerin  yumurta dolu almış jandarma seni avukat ne yapabilir?"

Sanık;

- "Ben de onu merak ediyorum komutanım!" diye cevaplar.

PATRON'A YAKIN

 
 Hostes,  uçuşun yarısında yolcu olarak uçakta bulunan rahibin yanına gelmiş;

-"Aziz peder, size bir bardak şarap verebilirmiyim?"" demiş.

Rahip;
 
-"Hangi yükseklikteyiz?" diye sormuş.
 
Hostes;
 
-" 12 bin metre!" diye cevaplamış.

Rahip;

-"12 bin ha!.. şarap olmaz! Patrona yakınız" demiş.

1 Nisan 2018 Pazar

BURUNDAN ÇIKAN 1 LİRA

Çocuk eve geldiğinde burnu kanıyordu. Meraklanan annesine:

- "Okula hokkabaz geldi, burnumdan üç tane 1 TL çıkardı." der.

Annesi:

- "Ama hokkabaz göz aldatır burun kanatmaz ki..." diye hayret eder.

Çocuk:

- "Zaten burnumu hokkabaz kanatmadı ki, başka para kalıp kalmadığını kontrol eden arkadaşlarım yaptı." diye cevaplar.

ALIŞKANLIK

Doktor, hastasını uyarmış:

- "Bakın, sonra söylemedi demeyin, bu uyku haplarına devam edecek olursanız, sizde alışkanlık yapar."

Hasta bilgiç bilgiç gülümsemiş:

- "Sen ne diyorsun Doktor Bey! Ben bu hapları yirmi yıldır alırım, henüz alışkanlık yaptığını görmedim."

23 Mart 2018 Cuma

ÇOCUK BİLE


Çocuk babasına sorar:

- "Babacığım, annemle nasıl evlendiniz?"

Adam eşine dönüp:

- "Görüyor musun, çocuk bile evlenmemize anlam veremiyor!"

CEHENNEM

 
Bir gece genç kız evine biraz üzgün dönmüştü. Annesine:

- "Bir saat önce Kemal bana evlenme teklif etti," dedi.

Annesi:

- "Peki neden böyle üzgün duruyorsun o zaman?" diye sordu.

-"Çünkü ateist olduğunu itiraf etti anne. Cehennemin varlığını bile inkar ediyor!"

Annesi cevap verdi:

- "Sen yine de evlen kızım! İkimizin arasında kalsın. Çok yakında yanıldığını ispatlarız biz ona!"

1 Şubat 2018 Perşembe

BOŞMU?

 
Temel alı al, moru mor kahveye İdris'in yanına oturdu. Temel'in halini hiç beğenmeyen İdris sordu;

-"Ula bu na haldur da!"

Temel;

-" Ha buraya çelmeden merçezde yeni açulan cafe'ye cirdum, çok güzel bi kız yanıma çeldi ve masadaki sandalyeyi işaret edup tebessümle ha bu poş midur dedi. Heyecanlandum ve evet dedum. Sonra sandalyeyi alıp ciddu!"

29 Ocak 2018 Pazartesi

ATM'de


Hayli göbekli ve yaşlı adam  spor salonunda yanındaki aletle çalışmaya başlayan güzel kızı görünce birlikte çalıştığı salon koçuna;

-"Hocam bu dilberi etkilemek için hangi aletle çalışmalıyım?" diye fısıldar.

Görevli bir kızı birde ihtiyarı süzerek;

-"Caddenin karşısındaki ATM'de" diye cevaplar. 

27 Ocak 2018 Cumartesi

AMAN İÇİN YANAR

 
Bir bayram günü nasreddin hoca komşuları ile arıcılık yapan karşı komşusuna ziyarete gidince   bal ikram edilir.  Bir tepsi içinde gelen koca bir petek baldan her misafir bir iki kaşık alır çekilir ancak hoca kaşığı daldırdıkça daldırır ve peteğin yarısına gelir.  Ev sahibi dayanamayarak;

- "Aman hocam fazla yeme yoksa için yanar." der.

Kaşığını yeniden peteğe daldıran Hoca;

- " Evet, evet kimin içinin yandığı belli." diye homurdanır.

1 Ocak 2018 Pazartesi

AKLI BAŞINDA DEĞİLMİŞ


Hoca'ya sormuşlar:

— "Evlendiğinde kaç yaşındaydın?"

— "Ne bileyim, demiş, o zamanlar aklım başımda mıydı sanki.”

TEPEDEKİ VANTİLATÖR

 

İstanbul'a gelen Temel tepeden şehir turu için bir hayli para ödeyerek hayatında ilk defa helikoptere binmiş. Zaten soğuk olan hava, helikopter yükseldikçe daha da soğumuş. Üşüyen Temel;

– "Ula uşağım, üşidim. Şu tepedeçii vantilatürü kapat da!" diye seslenmiş.