Avukat bankaya girerken adamın biri telaşla ona hızla çarparak bankayı terk etmiş.
Avukat bankaya girmiş ki, bütün müşteriler yüzükoyun yerde yatmakta, elleri hâlâ havada güvenlik görevlisi;
- “Şimdi kapıdan çıkan adam kasadan 1 milyon lira alıp kaçtı” demiş heyecanla..
-“Bir milyon liramı?.. Yahu beni neden tam kaçarken uyarmadınız?..” demiş avukat sinirlenerek.
-“Çelme falan takarak durdururmuydunuzı?..” diye sormuş güvenlik görevlisi ellerini indirirken.
-“Yok be.. En azından adamın bir yerine kartımı sıkıştırırdım..!” demiş avukat.
30 Mart 2012 Cuma
28 Mart 2012 Çarşamba
AFFETMEK
Küçücük bir kasabada pazar günkü ayinin sonunda, rahip konuşmasını şu soruyla bitirdi:
-"Demek ki, Rabbim adına ne yapmamız lazım, düşmanlarımızı affetmemiz lazım. Öyleyse, bu sohbetimiz ardından, aranızdan kaçı düşmanlarını affedecek?"
Yaşlı bir kadın dışında herkes ellerini kaldırmıştı. Rahip bu defa doğrudan ona sordu:
-"Mrs. Neely? Hayırdır? Düşmanlarınızı affetmek size bu kadar mı zor mu geliyor?"
-"Düşmanım yok ki!" deyiverdi titrek ve son derece şeker haliyle!
Cemaatten uğultular, şaşkınlık ifadeleri yükselmişti.
Rahip devam etti!
-"Ooo bu gerçekten inanılmaz güzel bir şey! Kaç yaşındasınız mrs. Neely?"
-"98!"
Papaz yaşlı kadına doğru yürüyerek;
-"Mrs Neely, lütfen, şöyle ön tarafa, yanıma gelirmisiniz?" diye seslendi.
Yaşlı kadın yanına gelincede;
-"Yavaş, yavaş, aman dikkat. Hah! şimdi, cemaate dönelim, evveeett! Lütfen buradaki müminlerimize bu işin sırrını söylermisiniz? Nasıl oluyor da insanın 98 yıl gibi uzun bir ömür zarfında hiç düşmanı olmaz?"
Yaşlı kadın küçük ve titrek adımlarla rahibe sırtını dönüp, cemaate baktı:
-"Hepsi Öldü şerefsizlerin!" lafları ağzından döküldü.
-"Demek ki, Rabbim adına ne yapmamız lazım, düşmanlarımızı affetmemiz lazım. Öyleyse, bu sohbetimiz ardından, aranızdan kaçı düşmanlarını affedecek?"
Yaşlı bir kadın dışında herkes ellerini kaldırmıştı. Rahip bu defa doğrudan ona sordu:
-"Mrs. Neely? Hayırdır? Düşmanlarınızı affetmek size bu kadar mı zor mu geliyor?"
-"Düşmanım yok ki!" deyiverdi titrek ve son derece şeker haliyle!
Cemaatten uğultular, şaşkınlık ifadeleri yükselmişti.
Rahip devam etti!
-"Ooo bu gerçekten inanılmaz güzel bir şey! Kaç yaşındasınız mrs. Neely?"
-"98!"
Papaz yaşlı kadına doğru yürüyerek;
-"Mrs Neely, lütfen, şöyle ön tarafa, yanıma gelirmisiniz?" diye seslendi.
Yaşlı kadın yanına gelincede;
-"Yavaş, yavaş, aman dikkat. Hah! şimdi, cemaate dönelim, evveeett! Lütfen buradaki müminlerimize bu işin sırrını söylermisiniz? Nasıl oluyor da insanın 98 yıl gibi uzun bir ömür zarfında hiç düşmanı olmaz?"
Yaşlı kadın küçük ve titrek adımlarla rahibe sırtını dönüp, cemaate baktı:
-"Hepsi Öldü şerefsizlerin!" lafları ağzından döküldü.
24 Mart 2012 Cumartesi
ÜÇKENARLININ ALANI
İlkokulda, matematik dersinde öğretmen üçgenin alanını, çocuklara şu şekilde öğretmiş:
"Bir üç kenarlının alanı, yatayımı ile diklesiminin vuruşumunun, ikiye bölümüdür."
Çocuk bunu güzelce ezberlemiş. Akşam babası evde sormuş:
- "Bu gün okulda ne öğrendiniz?"
- "Matematik dersinde, bir üç kenarlının alanını öğrendik babacığım."
- "Ya öyle mi, peki nasılmış?"
- "Bir üç kenarlının alanı, yatayımı ile dikleşiminin vuruşumunun, ikiye bölümüdür."
-" Yavrum, yanlıs öğretmişler size. Doğrusu : Bir üçgenin alanı, tabanı ile yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir."
O sırada, bir yandan gazetesini okuyan, bir yandan da torunuyla oğlunun konuşmasını dinleyen dede, dayanamayıp söze girmiş :
- "İkinizin de tanımı yanlış! Bir müsellesin mesaha-i sathiyesi, kaidesiyle irtifaının hasıl-ı darpının nısfına müsavidir."
BENİM HER ŞEYİM VAR
Evliklleri kötü giden Karı koca birlikte arabaları ile gidiyorlarmış. Arabayı adam kullanıyormuş ve karısı birden;
- “Hayatım…” demiş, “… seninle 15 yıl boyunca güzel bir beraberlik yaşadık. Ama artık ben boşanmak istiyorum!”
Adam bir şey söylememiş. Bu arada hızını artırmış, 90 sonra 100 yapmış. Derken karısı;
- “Neden diye soracağını biliyorum…”demiş, “… bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama arkadaşın Joe ile birkaç aydır beraberiz ve birbirimizi seviyoruz."
Adam yine hiçbir şey söylememeye devam ederek hızı 110’a çıkarmış. Kadın devam etmiş;
- “Evi ben istiyorum…”
Artık 120’yle gidiyorlarmış. Adam hiçbir şey söylemiyormuş. Kadın;
- “Ayrıca…” demiş, “… bütün çeklerini, kredi kartlarını, arabayı da istiyorum!”
Adam hızı 130’a çıkartmış. Hala bir şey söylemiyormuş. Kadın sormuş:
- “Hiçbir şey söylemeyecek misin? Sen hiçbir şey istemiyor musun?”
Adam 140’a çıkmış ve cevaplamış:
- “Hayır… Ben ihtiyacım olan her şeye sahibim.”
Kadın şaşırmış;
- “Öyle mi? Nedir o?”
Adam cevap vermiş:
-“Airbag ve Emniyet Kemeri !..”
- “Hayatım…” demiş, “… seninle 15 yıl boyunca güzel bir beraberlik yaşadık. Ama artık ben boşanmak istiyorum!”
Adam bir şey söylememiş. Bu arada hızını artırmış, 90 sonra 100 yapmış. Derken karısı;
- “Neden diye soracağını biliyorum…”demiş, “… bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama arkadaşın Joe ile birkaç aydır beraberiz ve birbirimizi seviyoruz."
Adam yine hiçbir şey söylememeye devam ederek hızı 110’a çıkarmış. Kadın devam etmiş;
- “Evi ben istiyorum…”
Artık 120’yle gidiyorlarmış. Adam hiçbir şey söylemiyormuş. Kadın;
- “Ayrıca…” demiş, “… bütün çeklerini, kredi kartlarını, arabayı da istiyorum!”
Adam hızı 130’a çıkartmış. Hala bir şey söylemiyormuş. Kadın sormuş:
- “Hiçbir şey söylemeyecek misin? Sen hiçbir şey istemiyor musun?”
Adam 140’a çıkmış ve cevaplamış:
- “Hayır… Ben ihtiyacım olan her şeye sahibim.”
Kadın şaşırmış;
- “Öyle mi? Nedir o?”
Adam cevap vermiş:
-“Airbag ve Emniyet Kemeri !..”
21 Mart 2012 Çarşamba
ALİHAN
Alihan okula başladığı ilk gün sınıfta çişi gelmiş, korkarak elini kaldırmış ve öğretmeni ona tuvalete gitmesi için izin vermiş. Beş dakika sonra;
-“Bulamadım öğretmenim” diye kıvranıp zıplayarak geri dönmüş,
Öğretmeni onunla koridora çıkarak ona tuvaletin yerini tarif etmiş ama birkaç dakika sonra Alihan bu sefer ağlayarak dönüp;
-“Yine bulamıyorummm öğretmenimmm..” deyince,
Bu sefer sınıf arkadaşlarından Barış’ı ona yardımcı olması için görevlendirmiş. Biraz sonra iki çocuk mutlu bir şekilde sınıfa dönmüşler.
-“Buldunuz değil mi?” diye sormuş öğretmen.
-“Evet tabii ki bulduk öğretmenim” diye cevap vermiş Barış, “Ters dönmüş, külotunun tam kenarına yapışmış orada öyle duruyormuş..!”
-“Bulamadım öğretmenim” diye kıvranıp zıplayarak geri dönmüş,
Öğretmeni onunla koridora çıkarak ona tuvaletin yerini tarif etmiş ama birkaç dakika sonra Alihan bu sefer ağlayarak dönüp;
-“Yine bulamıyorummm öğretmenimmm..” deyince,
Bu sefer sınıf arkadaşlarından Barış’ı ona yardımcı olması için görevlendirmiş. Biraz sonra iki çocuk mutlu bir şekilde sınıfa dönmüşler.
-“Buldunuz değil mi?” diye sormuş öğretmen.
-“Evet tabii ki bulduk öğretmenim” diye cevap vermiş Barış, “Ters dönmüş, külotunun tam kenarına yapışmış orada öyle duruyormuş..!”
SEN SANKİ!
Profesör, öğrencileri ile birlikte Karadenizli hastanın yatağının başına gitmiş.. Onlara yeni bir hastalığın belirtilerini öğretecek. Yatakta bitkin, kendinden yari geçmiş vaziyetteki hastayı göstererek konuşmaya başlamış:
-“Bakın yüz rengi sarıya yakın..” “Gözler içeriye doğru çökmüş, o yüzden burun daha sivri görünüyor..” “En fazla değişik kas yüzümüzdedir.. Bakın, kaslar tepki vermediğinden ifade anlamsız.. Çene aşağıya sarkmış duruyor…” Hasta da öğrenciler gibi dikkat kesilmiş dinliyor..
Profesör: “bu bir batın sendromu belirtisidir” diyecek, yerinden zorlukla dikilmeye çalışan hasta fırsat vermemiş. Zor bela mırıldanmış:
-"Sen sanki dunya cuzelisun”"
-“Bakın yüz rengi sarıya yakın..” “Gözler içeriye doğru çökmüş, o yüzden burun daha sivri görünüyor..” “En fazla değişik kas yüzümüzdedir.. Bakın, kaslar tepki vermediğinden ifade anlamsız.. Çene aşağıya sarkmış duruyor…” Hasta da öğrenciler gibi dikkat kesilmiş dinliyor..
Profesör: “bu bir batın sendromu belirtisidir” diyecek, yerinden zorlukla dikilmeye çalışan hasta fırsat vermemiş. Zor bela mırıldanmış:
-"Sen sanki dunya cuzelisun”"
PATRON
Uçakta hostes, papaza sormuş :
- "Viski, cin, şarap.. Ne emredersiniz peder?"
- "Kaç metrede uçuyoruz kızım?"
- "On bin metredeyiz efendim!"
- "O halde sen bana su getir kızım, patrona çok yakınız, ayıp olur!"
- "Viski, cin, şarap.. Ne emredersiniz peder?"
- "Kaç metrede uçuyoruz kızım?"
- "On bin metredeyiz efendim!"
- "O halde sen bana su getir kızım, patrona çok yakınız, ayıp olur!"
18 Mart 2012 Pazar
İLK DEFA
Ameliyat odasında doktorla hasta konuşuyordu.
Hasta:
-"Aman doktor, çok korkuyorum. Ömrümde ilk defa ameliyat olacağım!"
Doktor:
-"Korkmakta haklısın, bende ömrümde ilk defa ameliyat yapacağım!"
Hasta:
-"Aman doktor, çok korkuyorum. Ömrümde ilk defa ameliyat olacağım!"
Doktor:
-"Korkmakta haklısın, bende ömrümde ilk defa ameliyat yapacağım!"
16 Mart 2012 Cuma
MUTLULUK
Büyük bir kedi, kuyruğuyla oynayan küçük bir kediye sormuş:
-"Neden kuyruğunu kovalıyorsun?"
Yavru kedi yanıt vermiş:
-"Bir kedi için en güzel şeyin mutluluk, mutluluğun da kuyruğum olduğunu öğrendim. Bu nedenle onu kovalıyorum, yakaladığımda mutluluğa kavuşacağım."
Bunun üzerine yaşlı kedi söyle demiş:
-"Genç’ken ben de mutluluğun kuyruğum olduğuna karar vermiştim. Ama şunu fark ettim; ne zaman onu kovalasam benden uzaklaşıyor, ne zaman kendi işime baksam hep peşimden geliyor."
14 Mart 2012 Çarşamba
TEMEL ALKOL ALINCA
-"Beyefendi, aracınızın şoförü nerede? Lütfen aracınızı ilerletin."
Temel şaşkın ve üzgün bir ifade ile cevap vermiş:
- "Memur bey, pen da hayret ettum. Kontrolu farkedunce, araci pirakup kaçti."
Trafik polisi şaşırmış.
-"Siz geçin direksiyona. Aracınız yolu tıkıyor."
Temel;
-"Haçan mumkun değil daa! Dost duğunundeydık, azcuk alkol aldum kullanamam."
Trafik polisi çaresiz.
-"Lütfen efendim. Ziyan yok. Bu defalık görmemezden geliriz. Yol tıkandı lütfen geçip yolu açın!" diyince.
Temel direksiyon başına geçmiş. Trafiği açtığı için de polis teşekkür de etmiş.
POLİSİ BEKLEYECEKMİŞ
Bir kadınla bir adamın araçları iş çıkışı birbirine çarpar. İkisinin de arabası mahvolur ama şans eseri ikisi de hiç yara almadan kurtulur. Arabalarından sürünerek çıkarlar ve kadın adama bakıp:
-"Çok ilginç! Sen erkeksin ben de kadın. Arabalarımız mahvoldu ama ikimize de hiçbir şey olmadı. Bu belki de tanışıp, dost olup, hayatımızın sonuna kadar huzur içinde birlikte yaşamamız için bir işarettir" der.
Müthis¸ heyecanlanan adam:
- "Evet, galiba haklısın" diye cevap verir şaşkınlıkla.
-"Bak, arabam hurdaya döndü ama biraz önce aldığım şarap sapasağlam kalmış. Bu kesin bir işaret. Bu şarabı içip şansımızı kutlamalıyız" diye devam eden kadın, şarap şişesini adama uzatır.
Adam şişeyi alır, açar ve yarısını içip kadına verir. Kadın hemen şişenin mantarını kapatıp adama geri
uzatır.
Bunun üstüne adam sorar:
-"Sen içmeyecek misin?"
Kadın cevap verir:
- "Hayır ben polisi bekleyeceğim"
-"Sen içmeyecek misin?"
Kadın cevap verir:
- "Hayır ben polisi bekleyeceğim"
13 Mart 2012 Salı
YOK ARTIK DAHA NELER!
Yavru tavşan, yuvasından ilk kez çıkar ve çevreyi tanımak için ormanda dolaşmaya başlar. Karşılaştığı ilk hayvana kendini tanıtır:
- "Merhaba kardeş! Ben tavşan, sen kimsin?" diye sorar.
Karşısındaki hayvan:
- "Bende katır. Annem at, babam da eşek. Onlar birlikte olmuşlar sonra da ben doğmuşum." der.
Şaşıran Tavşan yolunu sürdürür. Karşılaştığı başka bir hayvana:
- "Merhaba kardeş! Ben tavşan, sen kimsin?" diye sorar.
Hayvan:
- "Ben mi? Ben kurtköpeğiyim . Benim annem köpek, babamda kurt onlar birlikte olmuşlar sonra da ben doğmuşum." diye cevaplar.
Hepten şaşkına dönen tavşan yolunu sürdürürken, karşılaştığı başka bir hayvana
kendini tanıtınca hayvandan:
- "Ben Devekuşuyum" cevabını alır.
Bir an iyice afallayan Tavşan sonra gülüp geçer. Biraz daha yol aldıktan sonra; kulağına konan hayvana:
- "Ben tavşan! Sen de kimsin?" diye sorar.
Hayvan:
- "Ben atsineğiyim! " diye cevaplar.
İyice deliren tavşan:
- "Yok artık! Hadi oradan!" diye bağırır.
- "Merhaba kardeş! Ben tavşan, sen kimsin?" diye sorar.
Karşısındaki hayvan:
- "Bende katır. Annem at, babam da eşek. Onlar birlikte olmuşlar sonra da ben doğmuşum." der.
Şaşıran Tavşan yolunu sürdürür. Karşılaştığı başka bir hayvana:
- "Merhaba kardeş! Ben tavşan, sen kimsin?" diye sorar.
Hayvan:
- "Ben mi? Ben kurtköpeğiyim . Benim annem köpek, babamda kurt onlar birlikte olmuşlar sonra da ben doğmuşum." diye cevaplar.
Hepten şaşkına dönen tavşan yolunu sürdürürken, karşılaştığı başka bir hayvana
kendini tanıtınca hayvandan:
- "Ben Devekuşuyum" cevabını alır.
Bir an iyice afallayan Tavşan sonra gülüp geçer. Biraz daha yol aldıktan sonra; kulağına konan hayvana:
- "Ben tavşan! Sen de kimsin?" diye sorar.
Hayvan:
- "Ben atsineğiyim! " diye cevaplar.
İyice deliren tavşan:
- "Yok artık! Hadi oradan!" diye bağırır.
10 Mart 2012 Cumartesi
AKŞAMI BEKLE
- "Kocacığım, rüyamda ne gördüm biliyor musun? akşam eve elinde çok güzel bir paketle geliyordun."
- "Eee?"
- "Ben de paketi heyecan içinde açıyorum ve içinden ne çıkıyor bir bilsen!"
- "Neymiş?"
- "Bir inci kolye! Sence bunun anlamı ne?"
Adam gülümser:
- "Bu akşam öğrenirsin sevgilim."
Akşam olur adam elinde güzel bir paketle eve gelir. Kadın gözlerine inanamaz; çok heyecanlanır:
- "Kocacığım, sen bir harikasın!"
Ve aceleyle paketi açar. Kutunun içinden bir kitap çıkar. Üzerinde 'rüya tabirleri' yazmaktadır.
8 Mart 2012 Perşembe
ELLEMİŞ
Adam, sucuk imalathanesindeki işinden kovulunca mahalle arkadaşları etrafını çevirip sormuşlar;
- “Neden kovuldun?” diye.
-“Sucuk doldurucusunu sürekli elleyip duruyormuşum ” diye cevap vermiş adam.
-“Yahu bu nedenle insanın işine son verilir mi?” diye kızmış arkadaşları.
-“Ne bileyim?” demiş adam, “Üstelik o kızın işine de son verdiler..! ”
ACELE NİKAH
Biri kız diğeri erkek iki genç koşarak evlendirme memurunun önüne gidip;
- “Bizi acele evlendirir misiniz? Çabuk ama çok çabuk” demişler.
-“Elimden geleni yaparım ama bu ne acele çocuklar?” demiş memur şaşırarak.
-“Arabayı saçma sapan bir yere bıraktık” demiş delikanlı, “Polis o civarlarda dolanıp duruyor.”
- “Bizi acele evlendirir misiniz? Çabuk ama çok çabuk” demişler.
-“Elimden geleni yaparım ama bu ne acele çocuklar?” demiş memur şaşırarak.
-“Arabayı saçma sapan bir yere bıraktık” demiş delikanlı, “Polis o civarlarda dolanıp duruyor.”
MADALYALAR
Muharebede batan savaş gemilerinin arasında dolaşan iki köpekbalığından biri,
- “Dün bir Amerikan subayını yedim, sanırım viski içmiş başım felaket dönüyor” demiş.
- “Sen yine iyisin” demiş diğer köpekbalığı, “Ben bir Rus amirali yedim, içtiği votkadan feleğim şaştı. Üstelik dünden beri sürekli madalya şaapıyorum, kıçım resmen perişan oldu.”
- “Dün bir Amerikan subayını yedim, sanırım viski içmiş başım felaket dönüyor” demiş.
- “Sen yine iyisin” demiş diğer köpekbalığı, “Ben bir Rus amirali yedim, içtiği votkadan feleğim şaştı. Üstelik dünden beri sürekli madalya şaapıyorum, kıçım resmen perişan oldu.”
4 Mart 2012 Pazar
PERHİZ
Durmuş rahatsızlanır ve doktora gider,kontrolden sonra doktor kendisine perhiz verir. Üzgün bir biçimde eve dönen durmuş durumu anlatır.
- " Ula toktor perhiz verdu daa,pir yemekte en fazla iki köfte yiyepilirsun dedu,hiç 2 köfteyle doyulir mu?"
Fadime hemen teselli eder;
-" Ne üzüleysun Durmuşum,pen saa o iki köfteyi püyük püyük yaparum doyarsun daa!" diye cevap verir.
- " Ula toktor perhiz verdu daa,pir yemekte en fazla iki köfte yiyepilirsun dedu,hiç 2 köfteyle doyulir mu?"
Fadime hemen teselli eder;
-" Ne üzüleysun Durmuşum,pen saa o iki köfteyi püyük püyük yaparum doyarsun daa!" diye cevap verir.
GARANTİLİ AMELİYAT
Yaşlı adam ameliyat olacakmış. Ameliyatı deneyimsiz cerrah olan damadının yapması için ısrar etmiş. Çok daha uzman olan doktorlar olduğu halde, bu ısrarının nedenini soranlara,
-"Onun bu ameliyatı çok iyi yapmasını sağlayacak formülü biliyorum" diyormuş.
Ameliyat günü gelmiş ve ameliyathaneye giderken damadı yanına çağırıp şöyle demiş:
- "Oğlum, zor olduğunu biliyorum. Bana bir şey olursa kayınvaliden içinde sakın üzülme. Zaten gelmeden onunla konuştuk. Eğer bana bir şey olursa, eşyalarını alıp sizin yanınıza yerleşecek. Seninle ve kızıyla daha mutlu olur. O nedenle rahat ol...