20 Kasım 2009 Cuma

Tadılmamış Acı

Amerika'da çok zengin ve çılgın adamın birinin tatmadığı hiçbir zevk ve acı kalmamış. Tek bir acı kalmış tatmadığı, onu da tatmak istiyor fakat tadamıyor muş çünkü, tatmak istediği bu acı kadınlara mahsus doğum sancısıymış.

Adam illede bunu tadacağım diyerek gazetelere ilan vermiş ve kim bu acıyı kendisine tattırır sa onu servete boğacağını duyurmuş. Bu ilanın bulunduğu gazete tesadüfen karadenize gelip bir terzi olan Temel'in eline geçmiş.

Hırslı ve inatçı olan Temel para için değil, ama insanlık için:

- "Haçan ben bu uşağa bu acıyı tattıracağum." demiş

Çılgın Amerikalıyla haberleşerek, Amerika nın yolunu tutmuş. Adamla randevulaşıp buluşmuş. Adam ünlü olduğu için ve olay büyük ilgi çektiği için bütün gazeteciler Temel'in peşine düşmüş.

Temele sormuşlar:

- "Efendim bunu nasıl yapacaksınız, hiç erkek doğum sancısı çekermi?"

Temel :

- "Haçan uşaklar bekleyun göreceksinuz oni "demiş.

Adamla Temel bir otel odasına girmişler. Yaklaşık 2 saat sonra Temel odadan çıkmış. Gazeteciler kapının önünde Temeli soru yağmuruna tutmuşlar:

-"Ne oldu efendim, gerçekten acı çekecek mi, acı ne zaman başlayacak?" gibi.

Temel :

- "Sabredin bir kaç saat bekleyin" demiş.

Akşama doğru, Temel'de gazetecilerle otelin dışında bekleşirken içeriden bir feryat kopmuş. Şımarık Amerikalı bas bas bağırıyormuş ve bağırtılar dayanılır gibi değilmiş, adeta otel yıkılıyormuş. Herkes hayretler içerisinde Temel'e dönmüş ve bunu nasıl yaptığını sormuşlar:

Temel:

- "Haçan çok basit daa, müshil hapı içirdim, poposunu da tiçtim." demiş.

Fitil

Temel kabız olmuş, gittiği doktor da "günde iki defa fitil" salık vermiş. Temel fitilin asıl kullanım şeklinden habersiz olduğundan, hap gibi yutmuş, ve tabii ki daha kötü olmuş.

İkinci defa gittiği doktor ona günde üç defa fitil vermiş, Temel daha kötü olup da doktora üçüncü defa gidince doktor şüphelenip sormuş:

-"Siz yoksa bu fitilleri hap gibi yutuyor musunuz?"

Temel kızmış,

-"Ne sandın ya, pi tarafıma mı sokacak idum!"

Boksör Temel

Temel boksördür ve güçlü bir rakibe karşı dövüşmektedir. Antrenörü'de Dursun'dur.

1 rauntta rakibi Temel'i epey hırpalar. 1 raunt sonunda Temel köşesine gider. Antrenörü Dursun moral vermek için:

-"Aferin ula Demel adamı mahfettin!" der.

2. ve 3. rauntlarda da aynı şeyler olur. 4.rauntta kaşı gözü patlamış temel raunt sonunda güç bela köşesine gider.

Dursun.

-"Aslanım Demel adamı parçaladın der."

Temel güç bir şekilde Dursun'a bakarak:

-"Ula uşağım şimdi pen mi üstünüm ?" diye sorar.

Dursun:

-"Evet uşağım rakibünü pitirdun ." der.

Bunun üzerine Temel :

-"Ula uşağım o zaman cözuni tört aç her tarafa iyice bak. Her halda başka birisi peni fena benzeteyi" der.

Temel'deki Z

Temel mahkemede şahitlik için hakimin huzuruna çıkmış:

Hakim sormuş:

-"ismin ne?"

Temel:

-"Demel, ancak "Z"si yoktur."

Hakim:

-"Ama Temel'de zaten "Z" yoktur ki."

Temel:

-"Ey peki pen şimdu ne tedum?." demiş.

Boğaz Köprüsü

Temel boğazda tekneyle turist gezdiriyor birgün bir Amerikalıyı alıyor başlıyolar gezmeye. Amerikalı Topkapı Sarayını göstererek:

-"Bu ne kadar zamanda yapılmış, "diyor

Temel :

-"5 yılda, diye cevap veriyor."

Amerikalı :

-"Yazık çok tembelsiniz, bizde olsa 1 yılda yapılırdı." diyor.

Biraz sonra uzaktan Yeni Camiyi gösteriyor.

-"Bu ne kadar zamanda yapılmış,"diye soruyor.

Temel :

-"2 yıl," diye cevap veriyor.

Amerikalı :

-Bizde olsa 3 ayda biterdi," diyor.

Temel iyice içerliyor bu duruma:

Biraz sonra Mısır Çarşısını işaret ederek ayni soruyu soruyor.

Temel :

-"2 ay, "diyor.

Amerikalı yine :

-"Bizde olsa 1 haftada biterdi," diyor.

Temel iyice sinirleniyor. Tam o sırada Boğaz Köprüsü`nün altına geliyorlar. Amerikalı yukarıyı göstererek :

-"Bu köprü ne kadar zamanda yapıldı, "diyor.

Temel şaşkın şaşkın bakışlarla kafayı kaldırıp :

-"Hangisi? Bu mu? Bu dün burada yoktu daa."

Ev Kredisi

Laz banka müdürü Rusya'ya geziye gitmiş ve bir lokantadan içeri girmiş. Siparişlerini verdikten sonra birde bakmışki karşısında afet bir hatun sürekli kendisine bakıyor. Davetkar bakışlarla hatunu masaya çağırmış, hatun gelip masaya oturmuş. Ancak ikiside birbirlerinin dilinden anlamıyormuş. Hatun çantasından kalem ve kağıt çıkararak üzerine sigara resmi çizmiş. Bizim laz müdür hemen sigarasına davranarak, kadına ikram etmiş. Hatun daha sonra kağıdın üzerine kadeh resmi çizmiş. Bizimki hemen garsonu çağırmış ve en iyi şaraptan sipariş vermiş.Kadın içkiden sonrada kağıda ev resmi ve yanına da 100 dolar resmi çizmiş.

Laz banka müdürü:

-"Ula kariya bak, haçan panka müdürü oldugumi anladi ev kredisi isti..''

İade

Minik bir köyde, evde kalmış bir kız yaşarmış. Çok yaşlıymış. Ve de hala bakire kalmakla fena halde övünürmüş, ancak ölüm gelmiş kapıya çatmış. Ölümünün yaklaştığını hissedince, muhtara para bırakarak:.

-"Bu para ile cenazemi kaldır, bana mezar yaptır. Mezar taşıma da "Bakire doğdu, bakire yaşadı, bakire öldü" diye yazdır" demiş.

Bir süre sonra da ölmüş. Muhtar bırakılan para ile cenazeyi kaldırtmış. Mezar taşının yapımı işini de mermerci Temel"e vermiş. Bir Karadenizli"den beklenmeyecek kadar tembel olan Temel:

-"Ha bu karinin dediklerini yazmak günler sürer" demiş.

Ve özetleyivermiş:

-"Açılmadan geri iade!."

Acemi Kasaplar

Karadeniz'de balık nesli tükenmeye başlayında iki balıkçı kasaplık yapmaya karar verirler. Bir dükkan kiralayıp, bu mesleği bilen birisine dayatıp döşettirirler. Ertesi sabah Bismillah deyip satışa başlayacaklar amma, ikisi de kasaplıktan bihaber.

-" Bu gece el ayak ortalıktan çekilince dükkana gidip birimiz müşteri gibi yapar, öbürü ona hizmet verir,böylece biraz alıştırma yaparak yarına hazırlanırız "derler.

Biri tezgahın arkasına geçer, diğeri kapıdan içeri girer.

-" Selamün aleyçüm hemşerum. İki şişe Koka kola rica edeyrum."

Tezgahın arkasındaki sinirlenir.

- "Şimdi bir çuval incirun içine ettun. Kasapta kola ne ararçi? Sen geç şu tezgahun ardına, penu izle."der.

Yer değişirler:

-" Selamün aleykum kasap efendu."

-Aleyküm selam hemşerum.

-"iki kilo pirzola ile yarım yağlı 3 kilo kuşbaşı dana eti isteyrum."

-" Hayhay efendum. Haçan boş şişeleri ceturduniz mi ?"

18 Kasım 2009 Çarşamba

İnek

Temel'in ineği hastalanmış ve doğruca komşusu Cemal'e koşmuş.

- "Ula inegun hastalanduğunda ne vermiştun?" diye sormuş.

- "Tuz ruhi."

- "Eyi."

Temel ertesi gün koşa, koşa Cemal'e gelmiş.

- "Ula inegum oldi."

- "O zaman benimci de olmişti."

Cennet ve Cehennem

Yer yüzündeki hayatını, bütün kurallara uygun yaşayıp tamamlayan Temel, ahrette 1.sınıf törenle karşılanmış.

Teşrifatcı melek:

- "Efendim siz doğrudan cennete alınacaksınız. Arzu ederseniz işlemleriniz tamamlanıncaya kadar bir tanıtma gezisi yapalım" demiş.

Melek önde, Temel arkada Cennet hazırlık bölümüne girmişler. İlk kapının arkasından canhıraş feryatlar gelmekte dir. Kapıyı açıp içeri girdiklerinde iki meleğin aralarında tuttukları adamın sırtına delik açtıklarını görür.

Temel:

- "Uyyy.Ula pu nedur ?"

Melek:

-"Efendim, burası kanat takma bölümü. Cennete katılan sizin gibi aziz mertebesindekilere burada kanat takıyoruz," demiş.

İkinci kapıya geldiklerinde gene kapının arkasında canhıraş feryatlar; kapıyı açıp içeri girmişler. İki melek aralarına aldıkları adamın kafasına matkapla delik açmaktalarmış.

Temel

- "Ula uşağum peki pu nedur?"

Melek :

-"Efendim burası halka takma bölümü .Sizin gibi aziz cennetliklerin başlarına kutsal halkalar burada takılıyor." demiş.

Temel:

-"Haçan pen cennete citmeyurum, cehenneme götürün"demiş.

Melek:

- "Aman efendim. Ne yapıyorsunuz orada insanları kazığa oturtuyorlar" demiş.

Temel

"Ula olsun. Hiç olmazsa delugum hazırdır daa!.."demiş.

Güneş mi, Ay mı?

Adamın biri zilzurna içkiliymiş. Yolda yalpalıya yalpalıya ilerlerken yanından geçen Temel'i yakalamış ve sormuş :

-"Kardeş şu yukardaki güneş mi ay mı?"

Temel:

-"Pilmeyrum kardeşum ben buralı değilum."

Ölümünü Bekliyor

Arkadaşları Temel'e

-"Hani sen güzel bir dulla evlenecektin,ne oldu,"diye sorarlar:

Cevap verir:

-Daha kocasi ölmedu daa! Onun ölmesinu pekliyrum"

Değiştiririz

Temel paraşüt satıyormuş. Bir müşteri gelmiş;

-"Beyefendi bu paraşütle 40000 fitten atladık diyelim, açılmazsa ne olacak?"

Temel:

-"Pirinci dügmeye pas açilur."

Müşteri:

-"Ya açılmazsa?"

Temel:

-"İkınci dügmeye pas açilur."

Müşteri:

-"Ya gene açılmazsa?"

Temel:

-" Ula amma kil adamsun da. Pak o zaman uçuncu bir dügme daha var."

Müşteri:

-"Peki 3. düğmede açılmadı,ne olacak?"

Temel:

-" Eeeee amma uzattın o zaman, hemen getır teğiştiriruz."

Cuma Namazı

Temel:

-"Paa perşembe gunu fikra anlatmayun da." der.

Arkadaşları:

-"Neden ula?" diye sorarlar

Temel:

-"Yoksa imamdan dayak yiyeceğum. Ula ertesi gün cuma namazunda haturlayup, güleyurum." der.

Namaz

Temel Fadimeyi defalarca ister babası vermez. Başkasına verir. Temelde başka biriyle evlenir, gel zaman git zaman Temelin karısı, Fadimenin kocası ölür. Babası da ölen Fadime bu sefer Temele varır. ilk gece gerdeğe girecekler,

Fadime :

-" Dur bakalum da, once iki rekat namaz kıl ondan sonra gerdeğe girelum" der.

Temel:

-" Fadime, Fadime, ula Fadime paa o esçi Fadimeyi getur hatim indirüpte oyle gerdeğe gireyum." der.

Günah

Temel imam efendiye sorar.

"-Okey demek günah midur?"

İmam efendi cevap verir.

-"Herıld yani."

Çok Kalabalıksınız

Otelci Temel'in kapısını bir gece bir ispanyol asilzedesi çalmış.

-" Odanız var mı?"

- "Kimsunuz? "

- "Jose de Santana de Monte Cristo de Santa Cruzo."

- "Haa, pu katar uşagu alacak yerum yok!"

Kuzu

Bir inşaata amele alınacaktır. Alınacak elemanları kalfa Cemal'in seçmesi

istenir. Adaylar kalabalıktır. Bu durumda Cemal sınav yapmaya karar verir.

- "Pize 1 kişi lazımdur. Pu nedenle sizu imtihan edeceğum."

Bir ara gözü Temel'e ilişir. Burnundan tanımıştır. Hemşehrisini işe almak ister. Önce

Temeli sınava alır ve sorar.

- "Hemşerum söyle baa bakalum.. Sana 3 kuzu verdum, sonra 2 kuzu daha verdum kaç kuzu oldi?"

-" 6 tane oldi. "

Cemal biraz bozulur ama çaktırmaz.

- "Tabi bu soru biraz zor oldu piraz taha kolayini sorayum."

-" Sana 2 kuzu verdum, sonra 1 tane taha verdum kaç kuzi oldi ?"

- "Tört kuzi oldi."

Cemal sinirlenir, Ama hemsehrisinide işe almak ister.

- "Peçi 1 kuzi verdim, sonra bir kuzi taha verdum kaç etti ?"

- "Üç etti. "

Bunun üzerine Cemal iki tokat çakar ve tekrar sorar.

- "Pir kuzi verdum, kaç kuzin oldi?"

- "İçi tane."

Cemal iyice sinirlenir ve Temeli iyice döver.

- "Ulan hemşeru teyup işe almak istedum, sende tam salakmişsun. Ula sağa pir kuzi vermişsem pir kuzin olur anladun mi?"

- "Olir mi," der Temel.

-" Penum evde bir kuzi de kendumin var."

Yeni Geldim

TEMEL apartmanın onikinci katından düşmüş. Arkadaşları hemen gelip sormuşlar:

-"Ne oldu lan Temel"

Temel'de:

-"Pilmeyrum pende yeni celdum." demiş.

Fare Kapanı

Temel bir yıl çalışmış bir alet yapmış. Alet bir karış sopadan ibaret, ucundada bir jilet ve bir peynir var. Bunu Ankara'ya götürmüş tescilletmek için. Demişler bu ne ?

Temel:

-"Ha bu fare kapani. Fare sopanin üstünden gelecek peyniri yerken poynu kesilecek." demiş.

-"Kesmenin olabilmesi için hareket lazım, bu sopa kıpırdamadan nasıl kesecek?" demişler .

Temel gitmiş. 1 sene sonra gelmiş ayni alet ama bu defa ucunda peynir yok.

-"Bu nasıl çalışır?" diye sormuşlar.

Temel:

-" Fare gelecek peyniri göremeyecek nerde penum peynirim deyip kafasini sallarken boynu kesilecek." demiş.

Bizim İçin

Temel Fadime'yle "Leyla ile Mecnun" oyununu izlemek içi, tiyatro gişesinin önüne gelmiş:

- "Pize içi pilet lütfen."

- "Leyla ile Mecnun için mi?"

- "Hayır Fadime'yle penum için."

Kötü Saç

Temel berberde saçını kestirirken, Ankara'ya gidip Cumhurbaşkanını göreceğini söylemiş. Berber de her isteyenin Cumhurbaşkanını göremeyeceğini belirtmiş. Temel birdaha geldiğinde berber sormuş:

-"Ne oldu gördün mü Cumhurbaşkanını?"

-"Cördüm"

-"Ne dedi?

-"Saçunu bu kadar köti kesen berber kim, dedi."

Cep Telefonu

Temel Trabzon'a giderken otobüste cep telefonuyla Cemal ile konuşuyormuş, görevli uyarmış:

-"Otobüste cep telefonuyla konusmak yasaktır!"

Temel telefonun öbür ucundaki Cemal'e:

-"Ula Cemal,otobüsün içinde konuşmam yasakmış, haçan ula uşağım sen konuş ben tinleyeyum!" demiş

Kaleci Temel

Temel tam bir futbol fanatiğidir bir gün, ölüm döşeğinde azraille boğuşan İdris'i yoklamaya gider:

-"Ula İdris paa pir iyilik yap ve öbür tarafa gittiğunda orada fitbol var mi dur, yok mi dur haber ver." der.

İdris göçer gider ve bir hafta sonra Temel İdris'i rüyasında görür:

-"Ula Demel, saa pir iyi pir de kötü haberum var, ilk önce hangisini söyleyim?"

Temel:
-"İyi den başla da!".

-"İyi haber ha burada her çarsamba maç var. Kötü haber, ha bu çarsamba kaleci sensun daa!"

Ormanın Güzelliği

Temelle Dursun ormanda otururlarken bir ara Temel Dursun'a seslenir.

- "Ula Tursun ormanin cuzelligine bak."

Dursun:

- "Agaçlardan cöremiyrum ki."

Öndeki Sol Koltuk


Pilot Temel telsize var gücüyle bağırıyordu :

-"Ula, sağ motor pozuldi. Düşeyrum, düşeyrum. Meydey , meydey düşeyrum daa."

Kule :

- "Sizi duyuyoruz. Yerinizi bildirin, yerinizi bildirin!"

Temel :

- "Pilot kabini, ondeki sol koltuk, pilot kabini, ondeki sol koltuk!"

Parası Benden!

Temel'in eczanesine genç ve güzel bir kadın girmiş. Tartının üzerine çıkıp kumbaraya para atarak tartılmış ancak kilosunu fazla görerek manto ve ceketini çıkarmış; para atıp tekrar tartılmış. Yine kilosunu fazla görünce eteğini çıkararak tartılmak için kumbaraya para attığı anda, Temel atılmış :

- "Devam edün daa! para istemez haa pundan sonrası pendendir!

9 Kasım 2009 Pazartesi

10 Kasım 2009

ON KASIM’LARDA YÜRÜMEK

Atatürk’üm işte 10 Kasım yine,
Dalgalanır ağaçlarla oğullar,
Dalgalanır oğullarla nineler
Dalgalanır ninelerle genç kızlar.
Özlemin ta yüreğime işlemiş,
Seni bulmak, seni görmek için ben,
Bütün toprakaltıyla barışacağım.

Ereceğim sana usta, barışta, başarıda,
Öyle,
Güçlüsün ki.
Güçleneceğim,
Öyle yücesin ki, yüceleceğim.
Düşüne, düşüne seni kocaman, kocaman.
Dağlara, dağlara karışacağım.

Ozan mıyım, ordu muyum, su muyum anlaşılmaz.
Çağlar upuzun allığı yüreğimde ülkünün.
Sanki bayrak bir kalemdir, sanki gökler bir kağıt.
Sanki ellerim gece,
Sanki ellerim gündüz.
Yazacağım seni daha, bir daha,
Ben senin ölümünle yarışacağım.

Fazıl Hüsnü Dağlarca


1881-1938 Düşünebiliyor musunuz? 57 yıllık kısacık bir ömre sığdırılan bir sürü şayanı dikkat, faydalı ve güzel iş. Tabii size şimdi onları sayacak değilim. Zaten hepsini biliyorsunuz. Ben dikkatinizi o güzel işlerin sığdırıldığı 57 ye çekmek istiyorum.

Ben 62 yaşındayım. Sağlıklıyım, kendimi genç gibi hissediyorum. 57 yaşındayken de daha çocuktum herhalde.

Atatürk’ün son yıllarındaki fotoğraflarını inceliyorum, bir çok fotoğrafındaki yorgun ve acı dolu yüzüne bakıyorum. Bir yüz nasıl bu hale gelir ve bir insan nasıl 57 yaşında yaşlanır?

O yorgun ve acı dolu yüzde milleti için duyduğu endişeyi, o vaktinden önce yaşlanan ve hastalanan bünyede onca savaşın tahribatını, o güzel yüzdeki derin çizgilerde yakın dostlarının ihanetini, o vaktinden önce zayıflayan ve dökülen sarı saçlarda çok kısa zamanda telafi etmek istediği geri kalmışlığa karşı isyanını ve o ferini kaybetmiş mavi gözlerde milleti için yitirmemiş olduğu umutlarını görüyorum.

Atatürk’ün yaşadıklarını, ömür boyunca cepheden cepheye koşuşunu ve mücadelesini göz ardı ederek aramızdan erken ayrılışını yaşam biçimine yoranları Allah’a havale ediyorum.

Bugün Ülkemizde birbirimizi yiyebiliyorsak, Albayrağımız fütursuzca dalgalanıyorsa, minarelerimizden günde beş vakit ezan yurdun her yerine dalga dalga yayılıyorsa bu Atatürk sayesindedir.

Değerli Atatürk! Bugün Ankara’da olmak ve kabrinde ellerimi göğe açarak ruhuna okumak ve dua etmek isterdim. RUHUN ŞAD OLSUN!

Naci Püskülcü

5 Kasım 2009 Perşembe

4 Kişilik

Temel asansöre binmiş başlamış beklemeye bir müddet sonra Dursun girmiş asansöre bakmış Temel bekliyor oda beklemiş. Bu arada İdris'de girmiş ve neden beklediklerini sormuş:

Temel hemen cevap vermiş :

- "Uşagum görmeymisun ha burda 4 kişiliktir yazayi"

Varmidur?

Cemalin babası ölür, haberi alıştıra, alıştıra verme görevi Temel'e düşer:

- "Ula Cemal Senin emücen varmidur?"

-"Vardur."

-"Dayin varmidur?"

-"Vardur."

-"Teyzen varmidur?"

-"Vardur."

-"Annen varmidur?"

-"Vardur."

-"Baban varmidur? "

-"Vardur."

-"Uzcunum artık yoktur!"

Attaa

Azrail Temel’in canını almak için gelir. Temel'se Azrail'den kurtulmak için hemen bir çare bulur.

İşaret parmağını ağzına sokar ve

- "Aguk guguk" sesleri çıkartarak bebek taklidi yapar.


Azrail durumu anlayıp Temel’in oyununu bozmak istemez ve gider.

Azrail ertesi gün Temel’i almak için geldiğinde Temel’in kendisine bir emzik bile aldığını ve yerlerde emeklediğini görür ve Temel’e seslenir:

- "Temel, gel attaaaa gideceğiz.." der

Güneşe Gidiyoruz

Bir mecliste konuşulurken,

Amerikalı :

-"Biz Mars'a gideceğiz, "demiş.

Alman :

-"Biz yakıtsız giden otomobil üreteceğiz, "demiş.

Fransız :

-"Atom bombasını etkisiz hale getirecek projelerimiz var, "demiş.

Temel onlardan geri kalmamak için :

-Piz de cüneşe gideceğiz," demiş.

-"Güneşe gidemezsiniz, güneş yakar."demişler.

Temel küçümseyerek gülümsemiş :

-"Cahiller gece o batınca gideceğiz." demiş

Reçetesiz

Rize'de, gece yarısı nöbetçi eczaneye eli silahlı, yüzü kadın çoraplı iki soyguncu girmiş ve ellerindeki silahı eczacıya doğrultup:

- "Çabuk kasadaki herşeyi ver !" demişler.

Eczacı hırsızları uzun, uzun süzmüş ve:

-" Üzcünum uşağum , reçetesiz bir şey vermiyoruz." demiş.

Vasiyet

Yolculuktan dönen İIdris, kahvede oturanlara sordu :

-" Yahu pizum Temel nasil oldi?"

- "Kalpten cittu, "dediler.

- "Vasiyetu filan var miydu?"

- "Var idu. "Beni denize gömün" demis idu."

-" Cömdünüz mü?"

- "Cömdük amma, mezarinu kazarken çok kayip verduk."

Kuş ve Tuvalet Kağıdı

Fadime ile Temel Büyükada'da dolaşıyorlarmış. Bir martı Temel`in kafasına pislemiş.

Fadime:

-"Temel git şu tuvaletten tuvalet kağıdı al" demiş.

Temel:

-"Ula kari! Haçan kuş uçti, gitdu, neyi silacaksun? " demiş.

Huri ve Nuri

Temel birgün mahallenin imamına sorar:

-"Hoca pize cennette 4 huri verecekleri doğri midur?"

Hoca:

-"Evet doğru." der.

-"Peçi pizum kari cennete giderse ona ne verecekler?"

Hoca:

-"Onada 4 Nuri verirler"

Temel sinirle eve döner, karısını namaz kılar görünce de iyice oynatır.

-" Ula kari kes şu namaz kılmayi da haçan orospi mi olacan ?" der.

Giyinmeye Fırsatı Olmadı

Temel ava çıkmış, bir şey vuramayınca da, eli boş dönmemek için kasaptan bir tavşan almış.

Fadime:

-" Ula Demel! Ha pu netur, hiç soyulmuş tavşan av olurmi? Oni nasıl avlaysun?"

Temel:

- "Uzatma Fadime daa! Haçan oni sevişirken yakaladum, çiyinmeye firsatu olmadu vurdimm onii".

Paralar

Temel banka soymak suçundan yargılanıyormuş, son celsede hakim delil yetersizliğinden, Temel'in tahliyesine karar vermiş. Temel bunu duyunca çok sevinmiş ve bağırarak hakime ;

-"Uy cözünü sevdigumun haçim beyi , yani şimdi bu paralar penim oldu değil mu ?"

Aids

Temel birgün ölümcül bir hastalığa yakalanır. Dursun da yanında refakatçi olarak
kalmaktadır. Temel gelen herkese ben AIDS im der. Dursun artık dayanamaz ve
sonunda sorar :

- "Temel sen AIDS felan değilsin neden herkese yalan söylüyorsun?"

Temel:

-Haçan oylede ölecem boylede. En azinda kariyi sağlama almış olurum."

Kepek Ekmeği

Yaşları 70 ile 80 arasında değişen üç arkadaş Temel, İdris ve Dursun kahvede otururlarken, Dursun'un en küçük torunu koşarak kahveden içeri girer ve bağırır:

—" Koş dede koş! Ninem 17. çocuğunu doğuruyor!"

Temel şaşırmış Dursun'a sormuş:

— "Hayirdur uşagum, bu nasil oldiiii?"

Dursun kasılmış ve cevaplamış;

— "Kepek ekmegindendur da!"

Temel hemen fırına gitmiş. Tezgâhtar kıza;

— "Kizum, hemen pana oratan 50 kepek ekmegi ver!"

Kızcağız önce çok şaşırmış, sonrada Temel'e dönerek:

—"Amca çok değilmi? Akşama kalmaz taş gibi olur!"

Temel'de kendi kendine söylenmeye başlamış:

-"Ulaaa, Herkesun haberi varmışta bi penum yokmuş da!”

Sahte Para

Amerikan piyasasını tarihinde görmediği çapta sahte dolar kaplar. Polis, sahte paraların bir kısmına ulaşır ama bir türlü de gerçeğinden ayıramaz. İnceletmek üzere bu konuda isim yapmış, son derece mükemmel bir laboratuardan yardım isterler.Ancak yetkililer incelemenin en az 10 gün sürebileceğini söyler. İnceleme sonuçlarının uzun sürecek olması polisi düşündürür. Daha kısa zamanda nasıl sonuç alabiliriz diye de arayışa başlarlar.

Sahte paradan en çok kim anlar? Tabiî ki sahte para basanlar. Başlarlar didiklemeye. Oda ne? Tüm veriler; dünya'nın en büyük kalpazanı olarak, Türkiye Trabzon’daki Temel’i göstermektedir. Hemen Amerika’ya davet ederler:

- "Bak bakalım bu para sahtemi, gerçek mi?"

Temel paraya şöyle bir dokunur:

-" Sahtedur."

Adamlar şaşırır, en son teknoloji ile çalışan laboratuar kendilerinden 10 gün süre isterken, bu adam nasıl bir bakışta anladı?

Sorarlar:

- "Hemşerim paranın sahte olduğunu nerden anladın?"

Temel gevrek gevrek güler:

- "Nerden olacak uşağum! Atatürk'ü benzetememuşler!"

Tazminat

Temel bir gün avukatını arar, Dursun’la arasında bir olayın yaşandığını söyleyerek olayı anlatır.

Avukat, Temel’e:

- "Temel, yüzde yüz haklısın. Hemen Dursun’a dava açalım, büyük tazminat alırız." der.

Temel sinirlenir:

-" Yok, fazgectum, acmayalum."

Avukat şaşkın:

- "Neden?"

Temel:

- "Pen olayi Dursin’in tarafundan anlatmişitum da!"

Çiğnemek

Fadime nine bir gün eczaneye giderek:

-" Pana pel agrısu için ilaç ver da!"

- "Tamam nine. Bu hapları sabah akşam günde iki kez bir hafta çiğne."

- "Tamam."

Bir hafta sonra Fadime nine eczaneye geri gelir:

- "Ne biçum ilaç verdun uşağum? Pelume hiçbir faydası olmadı da, bi de üstüne üstlük çiğnemekten pacaklarım ağrıdı!"

Sigara

Parkta aynı bankta birlikte otururken Temel bir sigara yakar, yanındaki yabancı adam dumandan rahatsız olur. Döner Temel'e:

— "Kaç yıldır sigara içiyorsun?"

— "30 yıl."

Adam başlar nasihate:

— "Bak 30 yılda sigaraya verdiğin parayı biriktirseydin şu karşıdaki lüks villa ve önünde duran son model araba senin olabilirdi."

Temel döner adama :

— "Sen sigara içiy musun?"

— "Ben hiç sigara içmedim."

Temel yineler:

— "Peçi şu villa ve lüks araba senin mu?"

— "Hayır!"

Temel ekler:

— "Fazla konuşma o zaman! Onlar penum."

Kürk

Temel, Cemal’e:

—"Fadime’nin kürke alerjisi var."

—"Nerden pileysun?"

—"Ne zaman kürk giymiş pi avrat cörse hastalanayı."

Ne Yüzle

Temel'in telefonu çalar, telefona bakan Fadime, kısa bir görüşmeden sonra telefonu kapatıp Temel'e seslenir:

—" Ula Cemal''in karusı ölmiştür da! Seni cenazeye çağrıyi."

Üzüntüsü yüzüne yansıyan Temel;

— "Pu sefer citmecem fadüme."

—"Olir mu Demelum? O senin en iyi arkadaşındur da."

Temel biraz düşünür:

—"Fadimem, adam, üçüncü kez karısinun cenazesune çağrıyi, pen onu bir kez pile davet edemedum. Ne yüzle cenazeye cideyrum da!"

Dünden

Bir gün Temel Dursun'u bıçaklayıp öldürmüş sonra da mahkemeye çıkmış.Hakim elinde suç aleti olan bıçağı göstermiş;

-" Bunu tanıyor musun?"

- "Tanimayurum."

Sonra bir daha sormuş;

- "Tanıyor musun?"

- "Tanimayurum da!"

Neyse Temel suç aletini tanımayınca hakim mahkemeyi ertesi güne ertelemiş.

Ertesi gün hakim yine sormuş;

- "Bunu tanıyor musun?"

- "Tanirum haçim bey!"

Hakim rahatlar gibi olmuş "tamam bu iş " diye iç geçirerek;

-"Nerden tanıyorsun bakalım?"

Temel;

- "Dun costerdun ya haçim bey!"

Postacı

Falcı kadın, Fadime’nin avucuna bir süre baktıktan sonra konuşmaya başlar:

-" Bak kızım, sevgilini çok seviyorsun. Fakat onu kaybetmek istemiyorsan kendisini adım adım takip etmelisin!"

Fadime, ne yapacağını şaşırır, mırıldanır:

-" Uyy haçan pen ne yapacağim şimdu? Çok fena! Ula penum nişanlum postaci."

Lazmısın?

Temel hışımla içeri.girer:

- "Haçan bana Kara Lahana ver!"

Adam şaşırır:

- "Sen laz mısın?"

Temelin tepesi atar ve arka arkaya sıralar:

- "Sen şimdi ba. gurbağa pacağı istesem sen Fransız misın diye mi soracaysun?"

- "Ula pizza istesem İtalyan miyum diye soracay misun?"

Adam sakin:

- "Yooooo."

Temel önceki dediklerini zekice bulur, sürdürür:

-" Sosisli istesem Alman misun diyeceydun?"

- "Taco istesem Meksikalı misun diye soracayisun?

Adam güler:

- "Hayır!"

Temel fırçaya devam eder:

- "Danimarka salamı istesem Danimarkalı mı diyeceysun?"

- "Suşi var mı diye sorsam Japon misun diye soracaymisun?"

Adam artık sıkılır:

- "Yok yahu niye sorayım ki?"

Temel bağırır:

- "Peçi hayvan herif, niye kara lahana isteyrum diye Laz misun diye soraysun o zaman?"

Adam sakince yanıtlar:

-"Beyefendi, burası Teknosa!"

Niçun

Karadeniz'in doğusunda siyasi başarısından emin "politikacı" bir grup halkın nabzını tutarken, bir köy kahvesinde toplanan kalabalıktan bir yaşlı emice:"poliikacılara":

— "Uşşağum de pakayim baa, siz hiç içki içer misinuz?"

— "Yok dede, biz içkiyi ağzımıza bile sürmeyiz, günahtır."

— "Sigaraniz var midur?"

— "Dede biz sigaraya karşıyız, her yerlerde yasakladık bile."

— "Peki, kumarinuz var midur?"

— "Yok dede. O günahtır, biz olduğumuz sürece memlekette kumar oynanmaz."

— "Kari kiz işleriyle araniz nasildur?"

— "Dede hiç olur mu, o da örf adetlerimize aykırıdır. Sümme haşa. Biz harama uçkur çözmeyiz, yan bile bakmayız."

Amca durmuş biraz düşünmüş.. Sonra da biraz merak, biraz da bıyık altından bir gülümsemeyle:

-" Peki la' uşşağum, sizin hiç masrafinuz yoktir madem.. Neden pu kadar çalaysinuz? "