14 Ekim 2011 Cuma

BENDE SENİNKİNİ SAKLARIM

 
Nasreddin Hoca eşeğine binmiş köyüne giderken sıkışır, bir ağaçlık dere kenarında eşekten inerek kaftanını çıkarır, eşeğin üzerine koyarak ortadan kaybolur,  ihtiyacını gidererek döndüğünde kaftanı ortada yoktur. Israrlı sorgulamasına rağmen eşeğinden de  tık çıkmayınca Hoca sinirlenir. Eşeğin semerini çözerek omuzlar ve eşeğine;

"-Bre mel'un! Ver kaftanımı vereyim semerini!" diye bağırır. 

NE GÜLERSİN BRE GAFİL

Hoca eşeğine binmiş.Alımlı, çalımlı dolaşıyormuş.Tam bir köylüsünün yanından geçiyormuş ki.Dengesini kaybedip düşmüş.Adam başlamış gülmeye.Çalımı bozulan Hoca fena öfkelenmiş.

-"Ne gülersin be adam! Düşmesem de inecektim zaten." diye bağırmış.

12 Ekim 2011 Çarşamba

ASKER TEMEL

Temel askere gider karısı Fadime hamiledir, bir oğulları olacaktır, doğum yaklaşınca Temel komutanın yanına gider.

-"Komitanum pen gideyrum."

Komutan:

-"Nereye oğlum!! Ne demek ben gidiyorum!"

Temel:

-"Karım hamiledur."

Komutan:

-"Oğlum sen doğuracak değilsin ya! Doğumdan sonra gidersin." diye cevaplar.

Temel:

-" Komitanum; haçan siz pizum oralari pilmezsinuz. Kari doğiriyi kocası nereyedur? Derlerde Fadimemu uzerler!"

Komutan;

-"Peki Temel tamam kaç gün izin yeter?" diye sorar.

Temel:

_"Komitanum artuk pen celmem daaa! Çocuğumi cöndereceğum!"

Komutan iyice şaşırır.

-"Nasıl yani?" diye hayretle sorar.

Temel:

-"Ya komitanum siz pizum oralari pilmezsunuz daa. Ula çocuğu dururken kendi gittu askere temezlermu!"

10 Ekim 2011 Pazartesi

DİLENCİ


Adam, köşe başındaki dilenciye para verirken gönlünü de almak istedi:
-Ayağın topal ama şükret, ya kör olsaydın?
-Körlüğü de denedim be abi İş yok! Yüzlük diye ellilikleri yutturuyorlar

DEMELUN İTU


Temel köpeğini “Bu köpek konuşuyor” diye Acun'un "Yetenek Sizsiniz" yarışmasına sokmuş. Birlikte jürinin karşısına çıkmışlar, salon meraktan sessizliğe bürününce Temel köpeğine ilk soruyu sormuş;

-“Alfabemizin 21. Harfini söyle bakalım.”

Köpek;

- “RRR” demiş önüne bakarak.

Keyifle hemen ikinci soruyu yöneltmiş Temel;

-“VAH’ın tersi nasıl okunur sence?”

Köpek;

- “Hav” demiş “

-"Pekii Yunanistan’ın plaka imi?”

Köpekten bu kez;

- “GRRR” sesi çıkmış.

Jüri,

- “Yeter” demiş “Yeter.. Bizi delirtme bu son derece saçma!” Ve apar topar göndermişler bizim ikiliyi.

Dışarı çıktıklarında Köpek Temel’e bakmış;

- “Yahu patron” demiş, “Cevap GR olacaktı, bir iki tane R fazladan gitti kusura bakma karıştırdık işte!” 

ŞİİŞŞŞŞ KAÇIRACAKSIN LAN!


Çiftci kümesine genç ve dayanıklı bir horoz almak için pazara gider.

Satıcı:

-"Çok dayanıklıdır".diyerek;

Azgın mı azgın bir horoz satar. Çiftçi horozu alır çiftliğine döner, horozu kümese koyar koymaz tüyler havada uçuşur, gıdıklamalar başlar. Çiftçi bu durumdan çok memnun olur. Ama horoz o kadar azgındır ki, çiftçi endişelenmeye başlar, ulan bu horoz iki güne kalmaz ölür diye düşünür.

Horozu tutmaya çalışır bir türlü başaramaz, yorulur  yatağının yolunu tutar. Ertesi gün olur bir bakar ki ne görsün korktuğu başına gelmiştir horoz  ayakları havada ölü gibi yatıyor horozun tepesinde de bir akbaba dönüp duruyor.

Çiftçi; kendi kendine söylenir;

-"Evet düşündüğüm gibi  gebermiş.”

Horoz; Bir gözünü hafifçe aralayarak, çiftçiye   kısık bir sesle seslenir.

- " Git lan git! Şimdi akbabayı kaçıracaksın!”

6 Ekim 2011 Perşembe

HER TÜRÜNEDE KARŞIYIZ



Anadolu kasabalarından birinde jandarmalar bir eve "kitap baskını" yapıyor.. Jandarma timinin başındaki astsubayın dikkatini, duvara çivilenmiş birkaç raftan ibaret kütüphanede bir kitap çekiyor:
"Bir Anti-Komunistin Mücadelesi" Komutan kitabı eline alıp soruyor:

-"Bu tür kitapların yasak olduğunu bilmiyor musun?"

Ev sahibi:

-"Komutanım, ben anti-komünistim, zaten kitap da öyle."

Komutan, kül yutmaz bir ifadeyle cevaplıyor:

-"Farketmez, biz komünizmin her türüne karşıyız." 

AYURDUM PACAKLARUNİ DAAA

Hamsiköy'lü Temel dayı ava çok meraklıymış, sabah akşam kahvede gençlere av maceralarını anlatırmış.

Yine bi akşam (rakıyı da fazla kaçırınca):

-"Uyyy haçen pen size askerluimi efrika melmeketün'de yaptiumi demuşmiydum uşaklar?" diye başlamıııış anlatmaya...

-"Bircün canim sıkıldi, cidüp bi kaç aslan furayrum da, uşaklara cötüreyüm postlarinü dedum elümde tufek taldum ormana yürüdüm yürüdüm birde ne göreyrum? Pi aslan celiyur amma mübarek pen diyeyum fil siz deyun gergedan daaaaaaaa. Tüfeği doğrilttum çaaaatt ula tüfekde gurşin yok, neyse attim elimü cebüme dedum çakıynan furium oni, uuuyyyy ulaaaa çakıda yok yaturdim aslanı yere pi ayauni pi omzuma opir ayauni opir omzuma",

(Temel dayı burada uyanır biraz dozu kaçırdığına ama ne yapsın gelmiştir artık buraya kadar mecbur bitirecek), gençler;

- "Eeeeeeeeee" deyince,

-"Haçen ne yapayım ayurdum pacaklaruni daaa!" diye sonlandırır. 

2 Ekim 2011 Pazar

Ula Ya Penumçi?

Ebe, doğumhane kapısında adama seslenir:
-"Beyefendi, bir oğlunuz oldu."
Temel atılır:
-"Piz daha önce celmiştuk."

YAKMIŞTIR!


Doğumhanenin bekleme odasında 3 baba adayı heyecanla bekliyorlarmış. Birden doğumhanenin kapısından bir hemşire kucağında simsiyah bir bebekle çıkmış. Hemen bir baba adayı öne atılmış;
-“Bu  benim bebeğim ! Bu  benim bebeğim  ” demiş.
Hemşire  beyaz tenli baba adayına dikkatle bakmış ve sormuş;
-“Nereden anladınız sizin bebeğiniz olduğunu?”
Adam cevap vermiş;
-“Bizim hanım pişirdiği her yemeği yakarda! Mutlaka bebeğimizi de yakmıştır da ondan!”

1 Ekim 2011 Cumartesi

FATİH NİYE ÜSTÜN

Napolyon, S. Helen adasında sürgün bulunduğu sırada;
-"Fatih mi yoksa siz mi büyüksünüz?" Sorusunu soranlara şöyle cevap vermişti:
-"Büyüklükte ben onun çırağı bile olamam. Çünkü ben, kılıçla zaptettiğim yerleri henüz hayattayken geri vermiş bir bedbahtım. O ise; fethettiği yerleri nesilden nesile intikal ettirmenin sırrına ermiş bir bahtiyardır."

BÖYLE KORUNUR

 
Çok değerli olan kütüphanesini millete vakfeden Koca Ragıp Paşa, onların bakımı için tanıdıklarından birinin çocuğunu da memur tayin eder. Bir gün ansızın kütüphanesini ziyarete giden Paşa, etrafı ve kitapları toz, toprak içinde bulunca canı çok sıkılır ve belli etmemeye çalışarak:
-"Seni tebrik ederim yavrum. Gerçekten de emniyetli bir adammışsın. Teslim edilen şeylere hiç el sürmemişsin, âferin!" der.

BİLMEK İÇİN ÖĞRENMEK

Tarih biyografisi ve monografi sahalarında erişilmesi çok güç bilgisiyle, dünya çapında bir şahsiyet olan İbnülemin Mahmud Kemâl (İnal) a sormuşlar:
- “Sizdeki bilginin çok azına sahib olmalarına rağmen sizden çok daha fazla tanınanlar var. Bunun sebebi nedir?”
Şöyle cevap vermiş:
- "Ben bilmek için öğrendim, onlarsa bilinmek için!"

AKIL VERGİSİ

Fransa ekonomik sıkıntılar içerisinde iken valilerinden biri, Fransız kralı 15. Lui’ ye:
- "Majesteleri! Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü? Hiç kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder." demiş.
Kral, alaylı alaylı gülerek:
- "Hakikatten enteresan bir fikir. Bu buluşunuza karşılık, sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum."cevabını vermiş.

AK SAKALLI

Varna Savaşı’nda muharebe meydanında gezen II. Murad, düşman askerlerinin hep genç olduğunu görür. Komutanlarından birine sorar.
-“Garip değil mi? Bu kadar ölünün içinde hiç ak sakallı görmedim. Hepsi genç, hepsi taze!” 

Komutan şu cevabı verir:
- "Padişahım! İçlerinde bir ak sakallı olsaydı, başlarına bu felâket gelir miydi?"

AHMET MÜSADE ETMEZ

Sadrazam Keçecizade Fuad Paşa’ya yetmişlik bir kadının otuz yaşında birgençle evlenmek istediğinden bahsetmişler.
Paşa hemen:
- "Ahmet müsaade etmez," demiş.
Sormuşlar:
- "Hangi Ahmet?"
- "Karaca Ahmet!"

ADAMA GÖRE ADAM

İncili Çavuş, Osmanlı elçisi olarak Fransa Kralına gönderildiğinde, elbiselerinin bazı yerlerinde yama varmış. Kral, bunları görünce dayanamayıp:
- "Bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı?" diye sorunca,
İncili Çavuş:
- "Türkler, adama göre adam gönderirler. Beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek." cevabını vermiş.

AÇLIK

Fatih, hocası Akşemseddin’e sorar:
- "Hocam! İnsan açlığa ne kadar dayanabilir?"
Akşemsettin cevap verir:
- "Ölünceye kadar Sultanım."

BİZ DE ONLARA YAKLAŞIYORUZ

Sulltan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
-" Sultanım! 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor." der.
Alparslan hiç önemsemez:
- "Biz de onlara yaklaşıyoruz." diye cevaplar.

ALDIĞIMIZ FİAYATA

Keçecizâde’nin Rusya’da bulunduğu sıralarda Rus Çarı, Keçecizâde Fuad Paşa’ya takılır:
- "Paşa şu Girit’i satsanız!"
- "Hay hay, satalım ekselans"
- "Kaça satarsınız?"
- "Aldığımız fiyata"
Girit’in yirmi seneyi aşkın bir zamanda ve binlerce şehitle alındığını bilen Çar sararır.

DOMUZ YEMEM

Tarihimizde “Kafkas kartalı” diye geçmiş bulunan İmam Şamil yüz binlerce Rus ordularını birkaç arkadaşıyla yıllarca uğraştıran kahramandır.


Ruslara esir düştüğünde; Yemek esnasında, İmam Şamil’in iştahlı iştahlı yemek yediğini gören çar’ın:


-“Kumandan, bu iştahla beni de yiyeceğinizden korkuyorum” demesi üzerine,


Etrafındakilerin kahkahaya boğuluşları uzun sürmemiş.


Kafkas Kartalı:


-“Çar hazretleri kaygılanmayınız. Ben elhamdülillah müslümanım ve domuz eti yemem haramdır.” diye cevaplamıştır.