16 Eylül 2014 Salı


Şekerlemeyi çok seven kadının kocası ölür. Aradan uzun yıllar geçer. Oğlu bir gün anasına sorar;

-“Ana sen şekerlemeyi çok severdin, sana şekerleme mi alayım, yoksa seni ere mi(kocaya) vereyim?”

Anası içini çekerek,cevap verir;

-"Oğul, ben ihtiyar bir kadınım. Şekerlemeyi hangi dişimle yiyeyim?”

KAVAK AĞACI İLE KABAK

Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki, kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:

- "Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?"

- "On yılda," demiş kavak.

- "On yılda mı?" Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.

- "Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!"

- "Doğru," demiş kavak.

Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa:

- "Neler oluyor bana ağaç?"

- "Ölüyorsun,"demiş kavak.

- "Niçin?"

- "Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın
için."

10 Eylül 2014 Çarşamba

AĞRUSUN DİYE DAAA


Temel Dursun'a fena halde kızar.
-"Ula inşallah biri hariç bütun dişlerun dökülur!"
Diye beddua eder, Dursun şaşırır.
-"Niye biri kaliyiçi ula?"diye sorar.
-"Ağrimasi içun!"cevabını alır.