29 Aralık 2015 Salı

TERMOSDAKİ AKIL




Bir televizyon programında konuklar arasında bir profesör vardır. Programın sunucusu çokbilmiş tavrıyla profesöre:

-"Hocam, siz okumuş adamsınız, bilirsiniz termosa soğuk su koyduğumuzda suyu soğuk tutuyor, sıcak su koyduğumuzda suyu sıcak tutuyor. Termos suyun soğuk ya da sıcak olduğunu nasıl anlıyor?"

Profesör cevap verir:

- "Çok basit! Siz elinizi suya soktuğunuzda onun sıcak veya soğuk olduğunu anlamaz mısınız?"

Sunucu:

- "Anlarım ama benim aklım var?"

Profesör cevap verir:

- "Eee o kadarcık akıl termosta da var."

26 Aralık 2015 Cumartesi

ASKERLER


Amerika Birleşik Devletleri başkanı Lyndon B. Johnson İsmet İnönü'ye;

-"Mr.İnönü, sizde askerler devlet işine çok karışıyorlar." der.
Amerikan başkanına İsmet İnönü şu tarihi yanıtı verir.

-"Amerika'yı tüccarlar, Türkiye Cumhuriyetini ise askerler kurdu. Herkes kurduğuna sahip çıkar

24 Aralık 2015 Perşembe

AZRAİL


Adam, arabasıyla giderken yolda bekleyen birini görüp arabasına almış. Yolcu arka koltuğa oturmuş. Biraz hoşbeşten sonra şoför sormuş:
 
-"Eee hemşerim, kimsin, nereye gidersin?"

Yolcu cevap vermiş:

-"Ben Azrail'im, canını almaya geldim!"

Şaka yapıldığını düşünen şoför, alaycı bir tavırla sormuş:

-"Sen mi Azrail'sin?"

Yolcu sakin bir tavırla:

-" İnanmadın bana değil mi?"

-"Elbette inanmadım."

-"Bak şimdi, 500 metre ileride bir adam daha alacaksın."

Gerçekten de adamın dediği gibi 500 metre ileride bir yolcu el kaldırmış, şoför durup onu da arabaya almış. Şoför yanına oturan ikinci yolcuya sormuş:

-"Eee sen kimsin, nereye gidiyorsun?"

-"Abi adım Osman, ilerdeki şehre gidiyorum, beni şehir merkezinde indirirsen çok sevinirim."

Şoför de ikinci yolcuya dert yanmış:

-Yahu şu arkada oturan adam var ya, bana Azrail'im diyor. Görüyor musun şu herifi? Biz iyilik ediyoruz, o bizimle dalga geçiyor."

İkinci yolcu arkaya bakmış ve şoförü uyarmış:

-"Abi, ben arkada kimseyi göremiyorum!"

Şoför hışımla arkaya bakarak bağırmış:

-"Kör müsün be adam? Arka koltukta oturuyor ya!"

Şoförün yanındaki yolcu bir kez daha arkaya bakmış ve kimseyi göremeyince şoföre çıkışmış:

-"Abi senin kafan iyi mi, yoksa dalga mı geçiyorsun?"

Tam bu sırada arkadaki yolcu şoföre seslenmiş:

-"Gördün mü? hiç kimse, senin dışında beni ne görebilir, ne de duyabilir."

İyice afallayan şoförün korkudan dizlerinin bağı çözülmüş, bet beniz atmış. Arkadaki adam şoförü uyarmış:

-"Hadi arabayı kenara çek, iki rekat namaz kıl; canını alacağım!"

Şoför çaresiz bir şekilde arabayı kenara çekmiş, ağlaya ağlaya arabadan inmiş ve namaza durmuş bu arada onu kandıran iki uyanık araba hırsızı, arabayı gazlayıp kaçmışlar.

21 Aralık 2015 Pazartesi

NE ZAMAN GELİR?


Telefon uzun uzun çalar, bekçi cevaplar:

- "Alo,buyurun!"

- "Hayrettin Yılmaz orada mı?"

- "Yok efendim!"

- "Ne zaman gelir acaba?"

- "Allah bilir vallahi!"

- "Allah, Allah yoksa yanlış yerimi aradım. Orası neresi?"

- "Karacaahmet Mezarlığı."

16 Aralık 2015 Çarşamba

ISLIĞI BEN ÇALARIM

Dadaş bahçesinin duvarını yaptırmak için bir usta ile anlaşmış, ancak iki günde bitmesi gereken duvar bitmek bilmiyormuş. Zira usta her taşı koyduğunda iki adım geri atıp, duvarı süzüp ve marifetine ıslık çalıyormuş.

İnşaat sahibi Dadaş bakmış duvar bir türlü bitmiyor, dayanamamış ustaya müdahale etmiş:

-"Gardaş sen duvari ör, sılıği ben çalaram!"

KAÇANLAR SEVİNSİN


İran'da şah devrilmiş Humeyni başa geçmiştir. Şahın yakın korumalarından biri Türkiye ye kaçar. Gelir Erzurum'a Cumhuriyet caddesindeki bir otele yerleşir. Ertesi gün 12 Mart'tır kar tipi soğuk ki maazallah donarsın. İranlı şaşırır kalır tedariksizdir, üzerinde yalnız bir ceket vardır. Hükumet konağının önüne gelir ki bir şenlik bir bayram. Dadaşlar oynuyor davullar çalıyor.
İranlı merak eder birini çevirip sorar;

-"Eğeee siz neylersiz burda?"

Erzurumlu cevap verir;

-"Bu gün bizim mutlu günümüz gardaş, Erzurum'u düşmandan kurtardığımızın günüdür."

Soğuk iliklerine kadar işleyen İranlı Dadaşa bakar ve der:

-"Ay gardaş siz neye sevinirsiz ki bırahın da onlar sevinsin."

15 Aralık 2015 Salı

ÖKSÜRÜK İLACI



Adamın biri çok fazla öksürüyormuş. Doktora gitmiş derdini anlatmış. Doktor da adama yanlışlıkla öksürük ilacı yerine müshil ilacı vererek;

-"İlaç bitinceye kadar yemeklerden sonra bir ölçek iç ve bitince kontrole  gel." demiş.

Adam on gün sonra doktorun karşısına çıkmış, doktor;

-"Öksürüğün nasıl oldu?" diye sorunca, Adam;

 -"Cesaret edipte öksüremiyorum ki!"demiş.

KIYAMET VE KUZU



Nasrettin Hocanın komşuları hocaya şaka yapmaya karar vererek;

-"Hocam “duyduk ki yarın kıyamet kopacakmış. gel senin şu kuzuyu keselim. Bir güzeli yiyelim” demişler. 

Hoca söylenenlere inanmaz ama yinede kabul etmiş görünür;

-“Yarın göl kenarında buluşalım. Orada keser yeriz.” der.

Ertesi gün  Hoca ve arkadaşları göl kenarında buluşurlar. Hoca;

-"Ben ateşi yakıp, eti pişirinceye kadar siz biraz gölde yüzün.” diye teklif eder.

Bu teklife bayılan  arkadaşları  kıyafetlerini çıkarıp göle girerler. Biraz zaman geçince gölden çıkmak istediklerinde  kıyafetlerini bulamazlar.

-"Hoca üstümüz başımız nerede!" diye sorarlar.

-"Kuzuyu pişirmek için onlarla ateşi kuvvetlendirdim." cevabını alırlar.

"-Aman hoca ne yaptın sen, biz şimdi ne giyeceğiz?" diye ağlaşmaları üzerine Hoca; 

"- Üzüldüğünüz şeye bakın, nasılsa yarın kıyamet kopmayacak mı?" diye cevaplar.

VALİZLER



Genç adam Londra'da uçağa binmek üzere havaalanına gelir, bankoya yanaşarak, valizlerini teslim ederken;

-"Biletimden göreceğiniz gibi New York'a gidiyorum. Ancak, verdiğim valizlerden birinin Amsterdam'a, diğerininde da Paris'e gitmesini istiyorum." der.

Görevli  şaşırarak; 

-"Özür dilerim, ancak bunu yapmam mümkün değil!" diye cevaplar.

Bunun üzerine genç adam; 

-"Bunu duyduğuma çok sevindim. Geçen sene yapmıştınız da!"