-"Yarın sabah kimin sırtında benim cübbeyi görürseniz; hemen yakalayıp getirin!"
Ertesi gün çarşıyı pazarı dolaşan kadının adamları, bir bakmışlar ki; kadının cübbesi Nasreddin Hoca'nın sırtında. Bunu gören adamlar, Hoca'yı apar topar yakalayıp kadının huzuruna getirmişler. Kadı cübbeyi tanıyınca sormuş:
-"Hoca efendi, bu cübbeyi nereden buldun?"
-"Dün bazı arkadaşlarla bağda dolaşıyorduk. Bir de ne görelim? Saçı sakalı ağarmış, şöyle sizin gibi kelli felli bir adam, zil zurna sarhoş olmuş yatmıyor mu? Yanında da içilmesi haram olan koca bir şişe şarap da var. Cübbesini sarığını çıkartıp atmış. Bu halde oralardan bir hırsız geçecek olsa cübbeyi çalacak. Buna meydan vermemek için cübbeyi aldım. Sahibi çıkınca hemen çıkarıp vereceğim. Şahitlerim de var."
Kadı şöyle sakalını bir sıvazladıktan sonra biraz düşünmüş ve demiş ki:
-"Sen o cübbeyi sağlıkla giymeye devam et Hoca efendi, o cübbenin sahibi çıkmaz!"