Trakya'da Hüsmen yıllarca biriktirdiği parayla hac için başvurur ve kurada kazanarak hazırlıklara başlar.
Köyünün bağlı olduğu ilçede seminerlere katılır, köy imamından dersler alır, imamın tavsiyesi doğrultusunda hac hazırlığı için adeta hiç uyumadan ibadet eder, zikir eder ve yeni harflerle yazılmış Kuran edinerek sürekli okur.
Seyahat zamanı gelince askerlik dışında o güne kadar köyünden çıkmamış olan Hüsmen ilçeye, oradan Edirne'ye ve oradan İstanbul'a geçer, ATATÜRK Havalimanına gelir. O da ne Hüsmen yaklaşır yaklaşmaz cam kapı ardına kadar açılır, Adım atar atmaz koridor yürümeye başlar. Abdest almak üzere girdiği tuvalette elini uzatır uzatmaz musluktan su akar, namaz kılmak üzere havaalanı mescidine girdiği anda lambalar yanar ve karanlık mescit aydınlanır. Hüsmen hiç de şaşırmaz ve içinden "Abe Üsmen sen oldun!" diye geçirir.
Uçağa binilir ve seyahat başlar, uçuş Medine'yedir ve hac görevine oradan başlayacaktır. Uçuş boyunca erdiğine vehmeden Hüsmen eşyalarını otele bırakır bırakmaz ayağının tozu ile Mescid-i Nebî''ye koşar
ve Peygamberimizin kabrine doğru seslenir;
-"Abe bak kim geldi!"