Nasrettin Hoca’nın iki oğlu Akşehir'in iki ayrı köyünde yaşıyormuş. Bir gün oğullarını dolaşmak için eşeğine binerek önce büyük oğlunun yaşadığı köye ulaşmış.
Büyük oğul babasını görünce dertlenmiş;
– “ Baba, bütün sermayemi şu çömleklere yatırdım. Hava güneşli olur da, tez zamanda hepsi kurursa hayatım kurtulacak, ama olur da yağmur yağarsa anam ağlayacak!”
Bir süre sohbet ve duadan sonra, Nasrettin Hoca onun yanından ayrılıp, diğer köydeki küçük oğlunun yanına gitmiş.
Babasını endişeli bir şekilde karşılayan küçük oğlu;
– “ Baba, varım yoğum şu tarlada, vaktinde yağmur yağarsa, ekinlerim bol gelecek, hayatım kurtulacak. Olur da kuraklık gelirse anam ağlayacak” demiş.
Hoca Nasrettin eve dönmüş, canı çok sıkkınmış.
Hanımı;
– “Hayrola hoca, canın bir şeye mi sıkkın? Neden yüzün asık” demiş.
– “Benimki bir şey değil hanım, asıl en kendi halini düşün. Yağmur yağsa da, yağmasa da sen hep ağlayacksın.