Bektaşi'nin biri sarı ve kara iki öküzüyle tarlasını sürermiş; sarı öküz az yem yiyip, çok çalışır, kara öküz ise çok yermiş, tembelmiş, üstüne üstlük birde inat mı inat. Bir gün öfkelenmiş Bektaşi:
-"Ey Allahım! Şu kara şeytanın canını al da kurtulayım!" diye dua etmiş.
Baba erenler ertesi sabah ahıra girince ne görsün! Sarı öküz sizlere ömür, kara şeytan ise cap canlı. Oğluna seslenerek, ölü öküzü göstermiş:
-"Evlat yatan öküz ne renk?" diye sormuş.
-"Eyvah baba! sarı öküze bir şey mi oldu?" diye haykırmış oğlu.
Bektaşi ellerini gökyüzüne doğru uzatarak:
-"İmanım, bacak kadar çocuk renkleri biliyor da, sen ayıramıyor musun?" diye sitem etmiş.
-"İmanım, bacak kadar çocuk renkleri biliyor da, sen ayıramıyor musun?" diye sitem etmiş.