Temel bir gün yolda giderken bir bakmış bir restaurant adı da "ALTIN RESTAURANT" merak etmiş girmiş içeri. Hakikaten de içerisi altın ismine yaraşır gibi dekore edilmiş. Bütün çatal, kaşık, bıçaklar hep altın. Avizeler altın. Temel yemeğini zevkle yemiş bitirimiş. Hesabı istemiş. hesabı ödedikten sonra da WC ye gitmiş. Aman Allah'ım WC de de aynı ihtişam var. Bütün armatürler, aksesuarlar hep altından. Bitmedi bir bakmış pisuar bile altından. Vaay be ihtişama bak deyip güzelce içine çişini yapıp, ayrılmış. Bir müddet sonra Trabzon'dan gelen Dursun a hava atmak için onu da altın restaurant a davet etmiş. Yolda da restaurant ı öve öve bitirememiş. İki kafadar restaurant'a gelmişler. Dursun içeri girer girmez ,
- "Ula Temel deduğun kadar var imuş. Her yer altundandır daa."
Bizim Temel ;
-" Ha uşağum bu daha bişey değuldur gel sana WC yi göstereyum orayi gör." demiş.
Beraber WC ye gitmişler. Bizim Dursun yine şaşırmış bu arada Temel de rehber edasıyla WC yi gezdirirken, farketmiş ki altın pisuar yoook.
- "Ula demiş burda altından bir pisuar var idi ne oldi ona?"
Dursun,
- "Temel abartma altından da pisuar mı olur kardeşum, etme gözünü seveyum."
Bizim Temel;
- "Valllahi var idi. Dur şu garsonu çağırıp ona soralum."
Kapıyı açıp seslenmiş garsona;
- "Gel oğlum buraya, onceki gelişimde ha burada altundan bir pisuar var idi ne ettunuz ona ?"deyince.
Garson geriye bir iki adım atıp orkestraya doğru seslenmiş;
- "Selim abi Selim abi koş çabuk senin saksofona işeyenleri buldum
demiş."