13 Ekim 2017 Cuma

SAATİ NİÇİN SÖYLEMEMİŞ

Yakışıklı bir genç ve yaşlı bir Yahudi uzun bir tren yolculuğunda aynı kompartımanı paylaşırlar. İhtiyar biner binmez, genç adam saati sorar, ancak yanıt almaz. Tüm gece süren yolculuk boyunca da hiç konuşmazlar. Ertesi sabah, varış istasyonuna gelmeden önce, ihtiyar:

- "Şimdi saat 8.30 oldu!" der.

Genç, şaşkınlıkla:

-"Niye ancak şimdi cevap verdiniz ki?" diye sorar.

- "Bakınız, genç adam; size dün akşam saati söylemiş olsaydım, sohbete baslayacaktık. Bana muhtemelen, benim de gittiğim kente yolculuk ettiğinizi ve belki de oraya ilk kez gittiğinizi söyleyecektiniz. Ben de, iyi bir insan olduğum için, sizi evime davet edecektim. Orada kızım ile tanışacaktınız. Çok güzel bir kız olduğu için, onu kesinlikle beğenecektiniz. Eh, siz de çirkin sayılmazsınız o da sizi beğenecekti. Kuvvetle ihtimaldir ki, bu iş evliliğe kadar gidecekti. Ben de düşündüm ki saati bile olmayan meteliksiz bir damatla, benim ne işim var!"

8 Ekim 2017 Pazar

GÜVENCE

İstanbul'a göçeden Temel boğazda zengin bir hemşehrisinin yalısında uşak olarak çalışmaya başlar. Yalının her köşesine pervasızca girip çıkmasına ve kapıları vurmamasından rahatsız olan evin hanımı Temel'i uyarır.

-"Kapıları vurmadan hiç bir odaya girme ben veya çocuklar giyinik olmayabiliriz.

Temel bilmiş, bilmiş cevap verir;

-" Merak etme  hanimum girmeden önce kapinun deluğundan bakayirum."

SENİN AT ARADI


Kadın bir anda elindeki tavayı kocasının kafasına geçirince  kocası şaşkınlıkla nedenini sordu.

Kadın:

-"Dün gömleğinin cebinde Çiğdem yazan bir kağıt buldum nedir o!"

Adam:

-"Karıcım o geçen gün üzerine bahis oynadığımız atın ismiydi " der.

Bu açıklamayı yeterli bulan kadın inanmış görünür. İki gün sonra  daha büyük bir tava ile kocasının kafasına öyle bir vurur ki adam birkaç dakika kendinden geçer, ayılınca  nedenini sorar ve kadın;

-"Senin at aradı da!" der.

4 Ekim 2017 Çarşamba

HİÇ İNANMAZDIN

Küçük Moiz  okulda ilk günün akşamı eve dönmüş. 

Annesi: 

-“Oğlum öğretmenin bu gün neler anlattı size bakayım?” diye sormuş.

Moiz: 

-“Anne, Musa diye bir adam varmış, bir gün Ramses diye biriyle kapışmış, adamlarını alıp kaçmaya başlamış. Kaçmışlar, kaçmışlar bir nehrin kenarına gelmişler. Arkadan Ramses’in ordusu geliyormuş.
Musa hemen cep telefonundan Mossad, CIA ve Orduyu aramış. Hemen helikopterlerle askerler gelmiş, nehrin üzerine bir köprü yapmışlar. Musa ve adamları geçmiş. Ramses’in adamları köprüye girerken savaş uçakları gelmiş, köprüyü bombalamış, hepsi suya düşüp boğulmuş.”

Diye anlatırken, Anne: 

-“İnanamıyorum! Öğretmenin cidden böyle mi anlattı?” diye bağırmış.

Moiz:

-“Ah  Anne ah, ben sana öğretmenin anlattığı şekliyle anlatsam hiç inanmazdın"