4 Mayıs 2024 Cumartesi

HEVES EDER İDİ

Madam Hayganuş’un kocası Agop ölmüş. Hayganuş çok üzgün. Sevgili kocasının mezarının başında oturmuş ağıt yakıyor. Komşuları, arkadaşları da elleri önlerinde bu dramatik anı saygı içinde sessizce izliyorlar. Hayganuş’un kocası Agop’a yaktığı ağıt herkesin gözlerini yaşartıyor:


-“Ah Agop Efendi ah... Sen ne güzel, ne âlim adam idin... Fransızca bilir idin... İngilizce’yi, Alamanca’yı fevkalade konuşur idin... Sen edebiyattan, fizikten, kimyadan, riyaziyeden çok iyi anlar idin... Şiir bilem yazar idin...”


İzleyenler suskunluk içinde bekliyorlar, ama ölçüyü kaçıran Hayganuş’un Agop’a sıraladığı övgüler bir türlü bitmek bilmiyor. Artık biri dayanamamış ve patlamış:


-“Yahu Madam Hayganuş, amma da büyüttün ha! Agop’u hepimiz tanır idik. Rahmetli hiç de dediğin gibi bir adam değil idi. Mesela, Fransızca filan bilmez idi. Şiir de yazmaz idi. Az biraz okuması, yazması var idi. Hepisi o kadar...”


Madam Hayganuş, komşusunun bu sözlerini duyunca hemen ağlamasını kesmiş ve başını kaldırarak gururlu bir sesle şöyle yanıt vermiş:


-“Olsun... Heves eder idi.”

7 Nisan 2024 Pazar

CUMAYA KADAR ANCAK GİDERİM

 


Nasreddin Hoca günün birinde Akşehir’de pazarı dolaşmaya başlar. Bir taraftan pazarda gezerken, bir taraftan da tanıdıklarıyla sohbet eder. Bu arada da komşu köylerin birinden birkaç köylü ile karşılaşır. Köylüler Hoca’ya;

-“Hoca Efendi, bir cuma vakti bizim köye kadar gelseniz de sizin arkanızda bir namaz kılsak!” derler.

Bunun üzerine Hoca;

-“Neden olmasın, bu hafta geleyim!” der.

Nasreddin Hoca ertesi gün eşeğine binerek köyün yolunu tutar. Olacak bu ya, yolu üzerinde eski dostlarından biriyle karşılaşır. Selamlaşıp hoşbeş edildikten sonra tanıdığı, Hoca’ya sorar:

-“Hayırdır Hocam, nereye gidersin böyle?”

-“Filanca köye cuma namazı kıldırmaya gidiyorum.”

-“Ama Hocam, bugün günlerden salı. . . Cumaya daha üç gün var.”

Hoca, bir yandan eşeğinin boynunu sıvazlar, bir yandan da eski dostuna cevap verir:

-“Vallahi komşu, sen bu eşeğin huyunu suyunu bilmezsin; ben bununla o köye cumaya kadar ancak giderim.”

AYAKLARINI DÖRDE ÇIKARMAK


Nasreddin Hoca’dan hoşlanmayan komşularından birisi günün birinde onun önünü keserek;
- “Hoca Efendi, senin için ‘Evliya oldu, erdi’ diyorlar. Doğrusu inanmadım, eğer kerametin varsa benim dört ayaklı eşeğimi iki ayaklı yap da inanayım.” der. 

Adamın sözlerine sinirlenen Nasreddin Hoca; 

-“Be adam, ben eşeğin ayaklarını dörtten ikiye indirebilir miyim, bilmem. Fakat sen biraz daha konuşursan senin ayaklarını dörde çıkarabilirim.” der.

30 Mart 2024 Cumartesi

BALIK KAFASI

Temel ile Dursun İstanbul’a gelir ve bir Otele inerler. Otelci, vakit geç olduğu için yiyecek olarak sadece tek bir  balık kaldığını ve bunu paylaşmalarını önerir.

Temel:

-"Ben balığın sadece kafasını yiyeceğim" der. 

Hancı nedenini sorunca da, 

-"Balık kafası zekayı arttırır ve kafayı yiyen insan akıllı olur" der.

Bunu duyan Dursun hemen atılır ve;

-"Balığın kafasını niye sen yiyecekmişsin, onu ben yemek istiyorum" der.

Temel itiraz etmez ve balığın koca gövdesini mideye indirip bir güzel karnını doyurur.

Dursun ise balığın sadece kafasını yer ve sonra Temele dönerek;

-"Sen koca gövdeyi yedin, karnını doyurdun. Ben ise sadece kafayı yedim ve aç kaldım" der.

Temel hemen cevabı yapıştırır; 

-"Bak nasıl akıllandın!'.

6 Mart 2024 Çarşamba

DURSUN'UN ALNINDAKİ KIZARIKLIK


Trabzon'da yeni açılan AVM'de karşılaşan Temel, Dursun'a sormuş;

-“Alnundaki şişluk nedir ula?”

Dursun;

-“Şu ciruşdeki cam kapiyi cördün mi?”

-“Hee!”

-“Ama ben cörmedum da!”

17 Şubat 2024 Cumartesi

SEKRETER BEKLENİYOR


Öğretmen öğrencilerine; eğer büyük bir firmanın müdürü olurlarsa ne yapacakları konusunda bir kompozisyon yazmalarını ister. Öğrenciler tüm dikkat ve ciddiyetlerini takınarak yazmaya başlarlar. Ancak aralarından biri yazmaz. Öğretmen fark edince sorar;

– "Neden yazmıyorsun evladım?"

Öğrenci cevap verir.

– "Sekreterimi bekliyorum."

17 Ocak 2024 Çarşamba

HİNDİ

Meşhedi İstanbul'da dükkân açmıştır, İran'ın her konuda en ilerde olduğuna emindir. Başkalarının başarı öykülerinin asla altında kalmaz. Bir dostunun ziyafetine katılır, Kirkor'un mirasa konarak ansızın zengin olması kutlanmaktadır. Önce ortaya kocaman bir hindi gelir. 
Meşhedi sorar:

-"Bana bak Kirkor efendi, bu kuş nedir?"

Sofradakilerden birisi şaşkın açıklar:

-"Ne olacak, hindi!"

-"Hani hindi? İran'ın serçeleri bile bundan büyüktür, kimi kandırıyorsun?"

diye cevabı patlatır.