26 Ocak 2011 Çarşamba

BEN VE ATIM


İtalyan mahkemesinde hakim davacıya sormuş:

- "Kazadan sonra size ‘Nasılsınız?..’ diye soran otoyol polisine ‘Çok iyiyim, harikayım’ demişsiniz, şimdi tam tersini söylüyorsunuz ve tazminat istiyorsunuz..!"

- "Efendim atım Marengo.

- Bırak şimdi atını matını… Olayı anlat..!

- Efendim, müsaade ederseniz olayı arz edeceğim, atım Marengo ile otoyolda giderken kamyonun biri bize çarpınca ikimiz de yolun kenarına fırladık, müthiş canım yanıyor ve kımıldayamıyordum, yattığım yerden atımın acı dolu feryatlarını duyuyordum tam o sırada otoyol polisi geldi, atın iniltilerini duyunca ona yöneldi, tüfeği ile tam alnının ortasından vurdu, elinde dumanı tüten tüfekle benim yanıma geldi, “Atının durumu çok kötüydü hallettim” dedi ve “Peki, sen nasılsın bakalım?.. ” diye sordu. Affedersiniz ama siz olsaydınız ne halt ederdiniz!"

4 Ocak 2011 Salı

KAHİN

Ünlü ve zengin kadının İçi sıkılıyordu; anlayamadığı bir nedenle çok huzursuzdu. En iyisi ona gitmekti. Kendisine o yardımcı olabilirdi. Telefon açtı ülkenin en ünlü kahinine. 


-''İmkansız, tam çıkmak üzereydim!'' dedi kahin. 


-'lütfen!'' dedi kadın kendisini kıramayacagını düşünerek. 


Çok zengindi kadın, ülkenin en zenginlerinden. Doğa üstü güçlere inanırdı ve kahinin müdavimlerindendi. Tabii ki kahin böyle iyi bir müşteriyi kıramamıştı. Karşılıklı oturuyorlardı. 


Önlerindeki küreye baktı kahin; kaşları çatıldı, gözbebekleri büyüdü, alt dudagı düştü, kafasını kaldırıp ona baktı; 


- ''Çok üzgünüm!'' dedi. Bir an için duraksadı, belli ki söylemek istemiyordu. 


-''Ne'' dedi kadın ısrarla. 


Kahin; 


-''Kürede yarını göremiyorum!'' dedi. 


Yıkılmıştı kadın. Medyum bugüne kadar hiç yanılmamıştı. Yarın olmadığına göre bu gece ölecekti. Ne yapmalıydı? Evine gitti; vasiyetini yazdı ve biraz televizyon izledi. Uykusu gelmişti. Son gecesiydi ve ne yapacagını bilmiyordu. En iyisi uyumaktı. Böylece uyurken hiçbirşey hissetmezdi. Yatağına uzandı, gözlerini kapattı ve derin bir uykuya daldı. 


Uyandığında güneş yeni doğmuştu, kuş sesleri geliyordu. ''Cennette miyim?'' diye düşündü. Herşey gece bıraktığı gibiydi. Kalktı; sabahlığını giydi ve salona indi. Herşey normal gözüküyordu. Kahin bu kez yanılmış mıydı acaba? Kapıdaki gazeteyi aldı ve gözü bi habere ilişti. Manşette şöyle yazıyordu: ''Ünlü kahin öldü.'' 

3 Ocak 2011 Pazartesi

SULTAN'IN MEMELERİ




Pala, uzak doğuda Derebeyi saraylarından birinde  hizmetkarmış. Yıllardır Sultan'ı görür ve onun göğüslerine hayran olurmuş. Artık bir saplantı halini almış onda sultanın göğüslerine dokunmak. Tüm cesaretini toplayıp, Harem Ağası'na açılmış.

- "Bana Sultan'ın göğüslerini koklat. Ömür boyu biriktirdiğim bin altın senin olsun!" demiş.

Harem Ağası'nın aklı yatmış bu karlı işe. Kenar mahallelerde tanıdığı bir simyacı-büyücü karışımı bir kadın varmış. Ona gidip bir losyon hazırlatmış ve bu losyonu, Sultan'ın o gün banyodan sonra kullanacağı havluya iyice sürmüş. Sultan çıplak tenine havluyu sürünce, losyon etkisini hemen göstermiş. Göğüsleri yangın yeri gibi yanmaya başlamış. Saray doktorları merhemlerle, ilaçlarla çare bulamamışlar. Sultan acıdan, kaşıntıdan, yanmadan ölecek. Harem Ağası ortaya çıkmış ve Derebeyine;


- "Saray hizmetkârlarından Pala, derdinize derman olabilir. Onun salyası, her şeye iyi geliyor. Tek çare, Pala'nın dili. Sultanımızı ancak o kurtarır, eğer siz izin verirseniz," demiş.

Derebeyi çaresiz, çağırmış Pala'yı Harem'e. Pala, bir saate yakın Sultan'la yalnız kalıp muradına ermiş. Ne var ki söz verdiği halde, 1000 altını Harem Ağası'na vermeye yanaşmamış.

- "Bu olayı açıklarsan, ikimizin de kellesi gider. Bunu göze alamazsın. Hadi bakalım, çek arabanı!" demiş.

Harem Ağası çok kızmış. Öyle kızmış ki; ertesi gün, aynı yakıcı losyonu Derebeyi'nin banyodan sonra giyeceği donuna iki kat sürmüş. Sonra Pala'yı çağırtmış.


-"Derebeyi'nin kaşıntısı varmış, seni emretti!"

2 Ocak 2011 Pazar

2 SANİYEDE SIFIRDAN YÜZE

3 adam oturmuş eşlerine aldıkları hediyelerden bahsediyorlarmış .Birincisi demiş ki,

- 'Karıma öyle bir hediye aldım ki, 6 saniyede 0'dan 100'e çıkıyor.'

Diğer ikisi anlamamışlar.

-Ne aldın?' diye sormuşlar.

-'Beyaz bir Porsche aldım. Çok mutlu oldu.' diye cevap vermiş.

İkinci adam demişki,

-'Bende geçen doğum gününde karıma 4 saniyede ...0'dan 100'e çıkan bişey almıştım.'

Hemen anlamışlar tabi ki:

- 'Heey, yoksa Ferrari mi aldın?'

Adam gülümsemiş:

-"Evet, kıpkırmızı bir Ferrari aldım. Gerçekten de ona çok yakıştı.'demiş.

Bu sefer üçüncü adama sormuşlar:

-'Peki sen ne aldın karına?'

Adam demiş ki:

-Ben öyle bişey aldım ki; sadece 2saniyede 0'dan 100'e çıkıyor.'

Adam lar şaşırmışlar:

- 'Atıyorsun!' demişer, 'Öyle bir araba olmaz ki!'

Adam cevap vermiş:

-'Araba aldığımı kim söyledi? Ben sadece baskül aldım!" 

1 Ocak 2011 Cumartesi

NİÇİN AĞLIYORMUŞ

Nasrettin Hoca, bir gün zengin bir adamın cenazesinde hem tabutun yanında yürüyor hem de sesli sesli ağlıyormuş. Cenazeye katılanlardan biri onu teselli etmek için yaklaşmış.

- "Merhum akraban mıydı?"

Hoca cevap vermiş:

-"Yok akrabam değildi, bende ondan ağlıyorum ya!" 

ÇİRKİN ANCAK ZENGİN

Çöpçatan, damat ve gelin adayını karşılaştırır.Gelin zengin olduğundan damat adayı ufak tefek kusurları görmemesi konusunda önceden uyarılmıştır. Gelin adayı odaya topallayarak girer. Damat adayı çöpçatana bakar :

-"Topal bu," der.

Cöpçatan başıyla onaylar. Damat gelinin saçlarını okşamaya kalkar.Peruk elinde kalır. Cöpçatana bakışlarıyla :

-"Kel bu," der.

Çöpçatan başıyla onaylar. Damat adayı odadaki gümüş takımlara antikalara bakar. Onların da sahte olmasından şüphelenir. Çöpçatanın kulağına fısıldamak ister.

Çöpçatan :

-"Rahat konuşabilirsin, duymaz kulağı sağırdır." diye seslenir. 

KÜRK

Hali vakti yerinde bir ailenin genç kızı eve geldiğinde, annesini ayna karşısında yeni kürküne hayran hayran bakarken bulur. Çevreci genç kız sinirli bir sesle:

- "Anne! Sen şu üstündekini giyip gösteriş yapacaksın diye, zavallı, savunmasız, masum bir yaratığın ne acılar çektiğini biliyor musun?"

Annesi:

-" Sus kızım! Sen baban hakkında ne biçim konuşuyorsun bakiyim!" 

FADİME'DEN KURTULMANIN YOLU

Cemal Temel'e sorar,

-"Hani Fadime'ye para vermeyecektun?"

-"Senu bırakup annemin yanuna cideyrum deyince hemen uçak bileti parasuni verdum."

-"Neden?"

-"Ula ondan kutrulmanun taha hizli pir paşka yoluni pilmeduğum içın." 

GEREKSİZ EŞYA

Temel ailesi ile birlikte İstanbul'a giderken bindikleri gemi yolda hırçın bir Karadeniz fırtınasına tutulur ve batmak üzere iken bir anons yapılır;

-"Batmamak için herkes gereksiz eşyasını denize atsın!"

Temel kaynanasını yakaladığı gibi denize fırlatır. Görenler panik içinde koşturur ve Temel'e ne yaptığını sorarlar.

Temel;

-"Penum en gereksiz eşyam oydi da.." der