ERZURUMLU TEYO PEHLİVAN FIKRALARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ERZURUMLU TEYO PEHLİVAN FIKRALARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Eylül 2024 Pazar

PİRE

Hasankale'de adamın birisi pire ilacı satıyorum diye tüm kahveleri geziyor. En sonunda bizim Teyo Pehlivanın olduğu kahveye geliyor ve başlıyor  ilacı meth etmeye:

 -"Bah hemşerim pireyi dutirsan ağzını açirsan ondan sorada ilacı ağzına tökirsen. Pirede ölir."

Teyo pehlivan dayanamamış ve hemen atılmış. 

-"Dadaş pireyi duttun mi öldirirsen neye bide ağzına ilaç koyim ki seninki de devamsızlığ." 

Bu işe sinirlenen satıcı hemen atılmış! 

-"Ne gızırsin ki ister ele öldür, ister  bele."

GÖZÜNÜ KOR EDER

Teyo Kore harbindedir. Gülle, top, mermi sesleri arasında ne olup bittiğini anlamak için kafasını siperden çıkarır çıkarmaz bir kurşun "vızzz" diye kulağının dibinden geçince Teyo sinirlenir: 

-"İtoğlitler demiller  ki herifin gözüne  gelırse kor olur!"

16 Eylül 2014 Salı

KAVAK AĞACI İLE KABAK

Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki, kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:

- "Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?"

- "On yılda," demiş kavak.

- "On yılda mı?" Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.

- "Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!"

- "Doğru," demiş kavak.

Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa:

- "Neler oluyor bana ağaç?"

- "Ölüyorsun,"demiş kavak.

- "Niçin?"

- "Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın
için."

30 Temmuz 2010 Cuma

YAN FİTES:

Teyo pehlivan ihtilal dönneminde başından geçen bir olayı kahvede anlatır,

-" Ula, Ankara’da Kızılay’da ferrarimle dolaşırken birden önüme solcular çıktı tam geri fitese taktım gaçacam bahdım sağcılarda arkadan gelir.”

Dinleyenler sorar:

-"Teyo emi peki sen neyetdın "

Cevap hazır:

-“Gardaş baktım olacağı yok yan fitese tahdığım çimi yan yan elemi gaçiram.”

CLAY

Teyo'nun şöhreti Amerika'ya ulaşıp, gazeteler, televizyonlar hep ondan bahsetmeye başlayınca Clay ona meydan okur. Lafın kısası Teyo ile birlikte ringe çıkarlar.

- “Kılay, gara bir cırbağa. Dutiram dutiram yere çaliram. Ele oldu ki, dermansız dizlerime gapandi. “

- “Pehlüvan ben ettim sen etme, canimi bağışla.”

-"Dedim ki "ya kelmeyi şahadet getirisen ya canın alıram!" O sahat müslüman oldi."

GARGALAR:

Teyo Pehlivana sorarlar, amaç Teyo Pehlüvana takılmak.

- “Teyo bahasan bu Gargalar niye bele gara?”

Teyo Pehlivan'ın cevabı dünden hazır.:

- “Güneşe yakın uçduhlari üçün.”

TEYO İLE AYI:

Teyo Pehlivan kahvehanede oturmuş, Zafer Pehlivanın da kahvede olduğundan habersiz böbürlenerek anlatmaktadır.

-“Ola gardaş bir gün dağda gezirem, tamda böyük bir kayanın dibinde garşıma bir ayi çıhmasın! Ayı benim kibi üç var, ama heç isdifimi bozmadım. Ola Teyo dedim gendi gendime bir ayıdan mi gorhacağsan. Başladık ayiyinan güleşmiye. O beni alir yere vurir, sonra ben oni yerden yere vuriram, ne ayi pes edir, ne de ben pes diyirem. Aradan iki gün geçti, hele daha birbirimizin sırtını yere deydirmiş deyilih."

Herkes işin sonunu merakla beklerken Zafer Pehlivan sert bir şekilde çıkışır.

-"Ola Teyo, sora ne oldu?"

Zaferi gören Teyo lafı dolaştırır, ne dediğini, nerede kaldığını unutur ve noktayı koyar:

-"Nevolacah ola ayı beni yendi vıyh !”

BUZ:

Hasankale’de her yıl Temmuz ayında Karakucak güreşleri yapılır. Teyo’ya güreşçilerden birisi yaklaşarak:

- “Pehlivan senin güreşeceğin adamla ben de güreşeceğim. Onu biraz yor, der.”

Teyo:

- “Sen merak etme,” der ve “

Teyo rakibi ile güreşe başlar. Ama güreş başlar başlamaz rakibi Teyo’yu kaldırdığı gibi yere vurur. Biraz önce Teyo’yu uyaran güreşçi Teyo’ya:

- “Pehlivan ne oldi, çabuh pes etdin. “

- “Ne edim oğlum, ayağım buza geldi gaydım.” der.

İT BALIKLARI;

“Ağa Emerika'ya Kılay'nan güleşmiye çağırdılar. Haman Keveng'in gölüne bir dumdum Ağdenizden çıhdım. İki gulaçda Cebelitarığı geçdim. Ohyanusda yüzirem bir bahdım arhamdan "hav hav" sesleri... Bir de ne dönim ağa, it balıhlari! Beni epeyce guvaladılar, bahdım yoriliram, döndüm ve yaradana sığındım bir bağırarah oooooşşt dedim, hepsi savuşdular.”

GÖZİ:

Teyo Kore Harbindedir. Kurşunlar havada vızır vızır ederken: "Hele bahim nevolir?" der ve başını siperden çıkarır. Çıkarır çıkarmaz da bir kurşun kulağının dibinden "vız" diye geçer. Teyo sinirlenir:

- “İtoğluitler! Vula demillerçi atirih ama ya deger herıfın gözi kor olursa!"

BİRDE VAPUR:

Birgün gahvede oturiram,telefon çaldi. Pehlivan seni isdiller diye seslendiler. Gahdım bahdım, ariyan bizim Kars Valisi:

-Pehlivan Sarıkamış’da denize bir cip düştü! Biz uğraştık ama çıkaramadık. Buradakiler de “ bu cipi denizden çıkarsa çıkarsa Hasankale’li Teyo Pehlivan çıkarır. “Allahını seversen gel bize yardım et” diye yalvardi.

Bunun üzerine gahdım bindim ata. Gettim Sarigamış’a. Atladım denize, suya bir dumdum, cip suyun dibinde. Bir goluma cipi tahdım, öteki golumunan da gulaç atmaya başladım ve cipi sudan çığartdım. Ama gardaş cip bene çok ağır geldi. Tikkatli bahdım ne görim. Megerse cipe bir de vapur tahılmış.

30 Haziran 2010 Çarşamba

DİREKLER

Kurtuluş Savaşı yılları.. Doğu cephesi ile telefon görüşmesi
birden kesilir. Arıza ekibi Erzurum'dan yola çıkar kontrol ede
ede Teyo'nun tarlasına bir gelirler ki yüz elli telefon direği yerde,
Teyo hışımla ekin biçiyor.
- “Pehlİvan kolay gelsin de.. Direkler?”
- “Ola oğul cepheye gidecağam dedim ambu tarlayi da biçim ele gidim. Ferginde degilem demah tırpana denk gelmiş!”

YA BİZİM EVLER:

İsmet Paşa ile Çörçil poker oynamaktadır. Seyircileri de Teyo Pehlivan!
İsmet Paşa elindeki kartlara güvenerek:
- “Türkiye’ye”, dedi
Teyo hemen atıldı:
- Paşa neyidirsen?.. Ya Erzürüm.. Ya Hasangalasi?.. Ya bizim evler?!
Paşa utandi oynamahdan vaz geçti.

22 Mayıs 2010 Cumartesi

DEMİ MOORE ÖPÜŞÜMDEN TANIRMIŞ

Teyo Pehlivan anlatıyor:


-”Bir Gün galadan belediye otobüsüyle Amerikaya gidirem. Bir bağtım yolda Demi Moore’un arabasının tekeri patlamış. Neyse gardaş. İndim aşşaği, bir dekke sürmedi lastigi tamir ettim. Bunun üzerine Demi, beni yemeğe davet etti. Bende gıramadım getdım. Demi teşekkür için beni yanağımdan öpdi. Bende onu yanaklarından öpdüm. Demi, bir daha öper misen,dedi. Neyse bende birdaha öptüm. Demi bana, sen Doğulusun bir daha öp bakayım; bende öptüm. İkinci kez öptüğümde; Demi, seni tanır gibiyem, Ula sen Erzurumlu’san. Üçüncü öpüşümde Demi bu kez Vallahi ben seni tanıdım, Sen galali Teyo Pehlivansan,” dedi. ”Vallahi bende şaşırdım. Demi beni üçüncü öpüşte tanıdı.

HOSTESLERİ DÜŞÜNMÜŞ

Hasankale’de koyu bir sohbet var. Teyo Pehlivan da masada. O sıralarda bir iş için uçakla Ankara’ya gidecek olan biri Teyo Pehlivan’a takılarak :

- “Pehlivan gel seni de uçakla götüreyim.”

Teyo alaycı bir ifadeyle cevap verir:

- “ Oğlum, sen daha anan garnındayken ben uçağınan gezirdim, bak bir keresinde gine uçağa binmişem ele elimi de camdan çıkarmışam, bir baktımki bitene gartal, hemen elimi uzattım, yakaladım aldım gartalı içeri. Ola bi baktım, hostesler nasıl cıvılir, nasıl cıvılir. Neyse bende gorkutmiyim zavallı gızları dedim ve bıraktım gartali, uçtu.”

12 Nisan 2010 Pazartesi

YUNANİSTAN'DA


Terzi İbrahim Sezen usta anlatıyor:
Teyo Pehlivan bir ara dükkanıma gelmemeye başladı. Uzun bir aradan sonra dükkanına gelmişti. Pehlivan sen neredeydin? Neden uğramazdın bizlere? Teyo dedi ki;
-“Yunanistan’daydım.”
-“Ya öyle mi, ne işin vardı orada?”
Teyo:
-“Yeğenim oradaydı yanına gittim. Orada denize girdim. Bir de Yunanlı kızla tanıştım. Kız bana Yunanca ismimi sordu. Dedim ki ben Hasankaleli Teyo Pehlivan. Herkes beni tanır. Ben de ona Yunanca sordum ki, senin ismin ne? Kız bana dedi ki, Benim adım Hadice!”
-"Ula Teyo, orada Hatice ne arar?"
-"Niye ola oğlum aralar da bizim değilmiydi?"

ATICI TEYO

Teyo yine bir gün heyecanla anlatmaktadır:

-”Rahmetli Atatürk, İsmet İnönü birde ben Suriye sınırına ava gettik, elimizde mavzerler var, birde ne görim havada bir bölük durna dönüp durir, hemen nişan aldığ ilkin Kemal Atatürk ateş etti, ama vuramadi, sonra İnöni atdi oda vuramadi, ben elime mavzeri alıp ya Allah Bismillah diyip tetige toğundum, birde bağdım bir bölik durna ayağımın dibine düşti, hemen Kemal Atatürk yanıma gelip sırtımı sıvazladi:

- "Aferim Teyo eyi atıcıymışsan" dedi.

BEN NE BÜLİM

Teyo pehlivan, Hasankale’de düzenlenen bir resmi güreşe çıkar. Rakibi İlçe dışından biridir, yabancı pehlivan bizimkini yener, hakem Hasankale’li olduğundan taraf tutar yenilgiyi saymaz. Tekrar güreşirler yabancı pehlivan tekrar yener. Bu kez yan hakemler kabul etmezler. Yabancı pehlivan bu duruma kızar, tuttuğu gibi bizimkini öyle bir yere çalar ki , iki omuzu yerde olan Teyo pehlivanın birde göğsüne oturarak der ki:

-“Şimdide mi yenilmedin?”

Teyo gayet pişkin cevap verir:

-“Ben ne bülim ula onnara sor!”

BOKSÖR TEYO

Teyo Pehlivan anlatmaya başlar:

-“Daha Muhammet Ali müslüman olmamış! Bana dediler ki Teyo yensen yensen, bu adamı dünyada bir tek sen yenersen.. Bu adamla bir ringe çıh da, haddini bildir. Gıramadım çocuğlari. Gahdım taaa Amerika’ya getdım. Attılar beni ringin ortasına, Nasi vuriram Muhammet Ali’ye. Bağdım bir ara salavat getirir.”

O sirada birisi merak edip sorar.

-“Teyo dayı müslüman olmayan biri hiç salavat getirir mi?”

Teyo ayaga kalkar:

-“Ola o gedder yumruği yiyen de, din iman mi kalır?”

CEHENNEME GİTTİLER

Teyo pehlivan,birgün hararetli hararetli anlatır:

-"Ola bülirsiz geçen sene beş arhadaş birer yumurtasına behse girdik."

Etrafındakiler sorar:

-“Hayrola pehlivan ne bahsi?”

-“Galanın tepesine çıhıp aşşagi atlayacahdıh. Kim ey atlarsa yumurtalari o alacakdi.”

Dinleyenler merak eder:

-“Peki ya sonunda ne oldi?”

-“Ne olacah ben ey atladım da diğerleri tepe üstü düşüp öldüler. Benim sadece ayağım burhuldi onnar da cehenneme getdi.”

Etrafındakiler hayretle sorarlar:

-“Yav sen ne bülirsen onların cehenneme gettiklerini?”

Teyo istifini bozmadan cevabını verir:

-“Televizyonda gördüm..”