22 Mart 2010 Pazartesi

TEYO PEHLİVANIN GÜREŞLERİ

Mizah ve sporu bir araya getirmek için Hasankale biçilmiş kaftandır.
Teyo'ya güreş tutturmak onun çıkmazlarına hınzırca gülmek hasankalede zaman zaman bir halk eğlencesine dönüşür. İşte böyle bir eğlence için Teyo Pehlivana uygun bir yerde tebliğ ederler:

- "Dadaş! Yeni bir pehlivan töremiş, "Teyo ne ki ben onu bir barmağımnan yıkarım" diyormuş

-"Biz de "Ola Teyoya nasıl bele dersen, haydi Cuma namazından sora millet bahçasındaki çayırlığa dedik"

Teyo ne desin:

-"Ola ey demişsiz" den başka.

Gün saat gelir çayırlığa çıkılır, Hasankalenın bütün Teyo tiryakileri ordadır, bir şamata bir gürültü içinde güreş başlar, ve başlaması ile birlikte, genç Teyo'yu bohçalayarak altına alır. Herkes söz birliği halinde:

-"Olmadı, ısınmadan da yıkma yıkılma mı olur. Isınsınlar yeniden tutsunlar." diye yaygarayı koparırlar. Bu itiraz üzerine ikinci defa tutuşulur, yine Teyo pehlivanın sırtı yerdedir. Ama seyircilere bu sonucu kabul ettirmek ne mümkün.

-"Canım çim ıslah, Teyonun ayağı kaydı, bu sayılmaz, yeniden tutsunlar göreceksiz."

Böylece üçüncü tutuşma olur. Genç bu sefer göstere göstere Teyo'yu altına alır, sırtını yere yapıştırdıktan sonra da göbeğinin üstüne çıkar oturur.

-"Tamam mı pehlivan?"

Teyo:

-"İlk sefer de tamamdı ama,ahan bu kavatlar inanmirlar." der.

Bennen Yatip Bennen Gağacağsız

Teravih namazı sırasında mahfilden, kadınlar bölümünden gürültü gelir, sanki bir kargaşa çıkmıştır. Diz koyma seslerinden kendisinden evvel veya sonra secdeye varıldığını düşünen Naim Hoca kadınlara seslenir:

-"Mahfildeki garılar. Ele tek, tek yatıp gağmağ yok. Bundan sonra bennen yatip, bennen bereber gağacağsız!"

BANKAMATİK

Naim hoca sevabı anlatıyor:

-"Ula uşağ! Şimdi işte o bankamatik var ya, ona gidir bir kart sohirsan. Sonra birgaç numara yazirsan. Eğer daha önce para yatırmışsan maçine hemen istedigin parayi verir. Yoh daha önce para yatırmamışsan maçine sana diyir ki: "Ula gavat, sen ne parasi yatırdın ki şimdi benden isdirsen?" İşte sevap da buna benzer. Eğer bu dünyada sevap yaparsan, öbür dünyada garşan gelir. Yapmazsan, heç bir şey bekleme. Ha anladızmi şimdi!"

DENİZ SİZE GİRERSE

Birgün Naim Hoca'ya sormuşlar;

-"Hocam, denize girersek orucumuz bozulur mu?" diye.

Naim Hoca şöyle cevap vermiş;

- "Ula uşahlar, Remazanda siz denize girersez orucuz bozulmaz. Amma deniz size girerse orucuz bozulur. Ona göre!"

UZATMA

Erzurumspor yenilirse küme düşecek, berabere kalır ya da yenerse ligde kalacaktır. Hoca'dan dua etmesini isterler:

- “Hocam bi dua et de takım yensin, heç degilse berabere galsın.”

Hoca dua eder. Maçın 90 dakikası berabere biter ama Erzurum Spor uzatmalarda bir gol yer ve küme düşer.

Taraftarlar:

- “Ne biçim dua ettin" diye Hoca'ya çıkışırlar.

Hoca:

- “Ula uşah ben 90 dekke için dua ettim. Gavadın uzadacağını nerden büleydım!”.

CÜLÜN OĞLUM CÜLÜN

Naim Hoca bir gün vaaz ederken; cemaatte sürekli olarak söyledikleri hakkında gülüşmeler olunca dayanamaz:

-"Cülün oğlum cülün! Berber Naim'den Hoca sizden de cemaat olursa daha çok gülersiz"

BEMIRATLARA YAHIŞİR

Naim hoca bi gün cuma namazında vaaz veriyor konusu giyim. Hoca başlamış anlatmaya:

-"Analarınıza, bacılarınıza, anlatın söyleyin! Hepsi bilsin öyle daracık etekler daracık pantolonlar giymek günahtır:" diye giriş yapmış ve cemaate verip veriştirmiş.

Cemaatten biri artık dayanamayıp hocaya cevap vermiş:

-"Hoca... Hoca geçenlerde senin yeğeni gördüm çarşıda giymiş olduğu şeyler hiç de anlattığın gibi değildi" demiş.

Hoca bi duraklamış gecikmeden cevap vermiş:

-"Ula! Bemıratlarada yahışir. Ele değilmi ama!"

HELE BİR CUMA GEÇSİN

Naim Hocaya gelir bir adam:

-"Hocam! Benim babam Cuma günü öldü. Diyorlar ki Cuma günü ölene kabir azabı yoktur. Doğru mu?"

Naim Hoca:

-"Doğrudur! Cuma günleri azab olmaz!" der.

Ama adam devam eder:

-"Ama hocam, benim babam üçkağıtçının tekiydi. Milleti dolandırıp dururdu. İçki, kadın ne dersin hepsi vardı!"

Hoca:

-"Ola oğlum dur da sözümi bitirim da! Doğrudur! Cuma günü kabir azabı olmaz ama hele bir Cumartesi olsun, onun anasından emdiği sütü burnundan fitil fitil getirirler"

BUYURUN CENAZE NAMAZINA

Zamanın Diyanet İşleri Başkanı Ömer Nasuhi Bilmen Hoca Erzurum'a memleketine gelmişken okuduğu medreseyi de ziyaret etmek ister ve Şeyhler Medresesine gider. O sıralarda da Naim Hoca hem Şeyhler Camiinde müezzinlik yapmaktadır, hem de yanındaki medresede talebe okutmaktadır.

Uzun ağızlığına cıgarasını takmış, bir ayağını uzatmış, Ömer Nasuhi Hocanın verdiği selamı "elesine" almıştır. Gelen başında biraz bekleyince;

Naim Hoca:

-“Gurban adın bağışla!” der.

Başında bekleyen:

-“Ömer Nasuhi”

Naim Hoca'da jeton düşer gibi olur.

-“Bülmeni de var mi?”

-“Evet. “

Naim Hoca yerinden fırlar ve Ömer Nasuhi Hocanın eline uzanırken:

-“Buyrun Cenaze Namazına!” der.

SAFLAR VE DEFANS

Naim Hoca, futbola ve Erzurumspor'a o kadar düşkündür ki, bazen camideki vazifesiyle stattaki vazifesini birbirine karıştırırmış. Öyle ki maç sırasında:

-''Safları sıkı tutun!'' der,

Camide de seyrek olan saflara:

- ''Defansı sıkı tutun!'' diye bağırdığına rastlanırdı.

HAKEME KÜFRET

Nami Hoca, fanatik taraftarı olduğu, Erzurumspor maçını seyretmeye gider. Naim Hoca'yı protokol tribününde farkeden seyirciler taşkınlık yapamazlar ve sessizce maçı izlerler ancak maçın hakemi yanlış üstüne yanlış yapıp, Erzurum Spor aleyhine hatalı kararlar verince sinirlenen Naim Hoca, yanındakini dirseğiyle uyarır ve sessizce fısıldar:

-''Mü'min, ola hakeme küfret! Hakeme küfret!''

ELE HOŞ OLUR Kİ

Naim Hoca Şehre gelen bütün Tiyatro oyunlarına gider, temsilleri protokol bölümünde izlerdi. Oyundan sonra kendisi ile ilgilenen oyunculara ve yanına gelen tiyatro yöneticilerine:

- “ Ola uşağ! Bah ben sizin temsilize geldim, siz de benim mekana gelirseniz ele hoş oliirkiii“ der;

Onları camiye davet ederdi.

NAMAZIN KAZASI OLUR DA

Erzurumspor 1.Ligde olduğu zamanlarda önemli bir maç var, maç saati ile namaz saati çakışmış. Hoca camide değil maçta! Görenler hayretle soruyorlar:

-" Hocam ikindi namazını kaçırmışsınız!"

Naim hoca ;

-"Ola Uşağ! Namazın gezasi olur ama böyle bir maçın gezasi olmaz! "

CEMAATTAN YARDIM:

Bir keresinde Erzurumlu Naim Hoca çıkmış vaaz kürsüsüne, başlamış guslün farzlarını anlatmaya. Farzlardan ikisi aklına gelmiş, üçüncüsü bir türlü gelmemiş. Naim Hoca Erzurum şivesiyle kürsüden cemaate sormuş:


-"Söylesenize ola Cemaat, öbürü neydi?"

21 Mart 2010 Pazar

Erzurum Beden Terbiyesi İl Müdürlüğünün eski kayıtlarında spor dalları şöyle sıralanıyor;

1. Çimme dalı (yüzme)

2. Gumbuz dalı (boks)

3. Seyirtme dalı (atletizm)

4. Cilit dalı (cirit)

TUMAN

Erzurumlu karı koca bir gün pikniğe giderler. Kadın kocasına;

-''Ola herif salıncakta sallanimmi'' der.

Kocası:

-''Olmaz tumanın görünir sonra'' diye cevap verir.

Kadın sallanmak ister, tekrar kocasına sorar;

- ''Ola herif ne olur bi defa!”

Kocası;

-''Dellendinmi gari sallanma tumanın (don) görünür!''

Sonra adam su doldurmaya gider. Bundan yararlanan karısı salıncağa biner. Adam gelir ve kadını salıncakta görünce kadına bağırır:

- ''Yav ben sana demedim mi sallanma tumanın görünür!''

- “Vıyh toprağ başşan tumani çıhardım! Nasıl görünacahki?”

İSTE VERAĞ

Erzurum’da üniversite okumakta olan genç kaldığı evin yakınlarında bir bakkala giderek:

-“Pardon bakarmısınız? Rica etsem şurdan iki ekmek alabilirmiyim?” demiş.

Bakkal:

-“Ey ne yalvarirsan gardaş iste verağ!”diye serzenişte bulunur.

Dil bülirdi

Erzurumlu kadının kocası ölür ve kadın ağıt yakmaya başlar:


-"ingilizce bülirdiii, almanca bülirdiii, fıransızca bülirdii, arapça bülirdiii."

Kaynı hemen araya girer:

-"Yence niye yalan söylirsen hiçbirinide bülmirdi."

-"Ey hee! Bülmirdi, bülmirdi amma isdese öyrenirdi."




ERZURUM GÖRÜKECAĞ

Erzurum çaysız olmaz, çay Erzurum kültürünün simgesidir, hem kıtlama içerler, hem de koyu.

Erzurumlu bir kadın bir köye gitmiş, çay ikram etmişler, kadın çaya bakmış; şüşeyi (Çay bardağına şüşe derler) pencereye tutmuş:

-"Aha bura Çan köyi, amburasi Kevahor, ahandır çiftlik, az da açık olsa Erzurum gözükeceh!”

diyerek çayın açık doldurulduğunu ima etmiş.

OLA OĞUL SABUNUNDA MI YOĞ?

Erzurumlu bir öğrenci universite okumak icin başka bir şehire gider. Arkadaşlarıyla birlikte bir öğrenci evinde ikamet eder. Ancak tatil zamanlarında memleketine döner ve yine bir tatil dönüşünde bir bavul kirli çamaşır getirir annesine. Annesi bu kadar çok kirli camaşırı görünce sorar:

-“Ola oğul hec yihamirmisan bunnari?"

Oğlu:

-“Olanağım yok ana.” der.

Annesi:

-“Ola oğul olanağ nedir bülmirem ama, bir galıp sabunundami yoh bunnari yihiyasan vıyh?”

MARİFETİN BÖYLESİ

Erzurum Lisesinin ünlü fizikcisi Fizo Baba, çok tembel bir talebesini tahtaya kaldırır:

-“Oğlum, kırılma kanununu anlat bakalım.”der.

Talebe kem küm etmeye başlar. Fizo Baba yardımcı olmak için:

- “Yavrum, şurada bir kova olsa, içine yirmibeş kuruş atsak ne görürsün?”

Talebe hemen atılır:

-“Elli kuruş hocam”

Bu cevaba sinirlenen Fizo Baba:

-“Evladım, maden ki böyle hünerin vardı, sen daha neye okudun. Git evine, al önüne bir kova su, at yirmibeş kuruş al elli kuruş, at yirmibeş kuruş, al elli kuruş”

PAŞA NENE

Bir zamanlar Erzurum Lisesi'nin lakaplarıyla maruf hocaları vardı: “Paşa Nene, Paşa Dede, Fizo Baba,”gibi. Bu lakapları adeta bütün şehirde bilirdi.

Hastaneler caddesinden aşağı hızla inmekte olan faytoncu, karşıdan karşıya geçmekte olan Paşa Nene'yi görünce ezmemek için seslenir:

-“Hop, hop Paşa Nene cuggulun yiyim kenara çıh!”

YA İNEKLERİ KİM SAĞA

TİP Genel Başkanı Behice Boran, Aşkale’de bir kahvehanede konuşma yapar.

Behice Boran:

- “Herkese eşitlik, ağalığa son” gibi şeylerden bahseder.

Bu sırada toplantıyı izleyen Mutahhar Ağa bağırır:

-“Hanım kızım, hanım kızım! Sen ağa, ben ağa. Ya bizim inekleri kim sağa”

ZATEN ÖLMÜŞEM

İstanbul Radyosu’nda Türk Halk Müziği Bölüm Müdürü olan Gürkan Peker, İstanbul'a gezmeye gelen Kullebi Turan’a,

-“Sen bu kadar içiyorsun, dilin büyüyor. Ölünce Münker-Nekir gelip (Rabbin kim?) diye soranda ne’deceksin” diye sorar.

Kullebi Turan, biraz düşündükten sonra şöyle der:

-“Oğlum bişe demirem; Bilsem ne bilmesem ne? Zaten ben ölmüşem, bene ne yapacaklar”

BÖCEĞİN GÖZÜNE İLAÇ

Bir gün Jilet Şeref, Cumhuriyet Caddesinde elinde tuttuğu böcek ilacının reklamını yaparak, etrafındakileri ikna etmeye uğraşır. İlaçlardan alan köylünün biri, bunu nasıl kullanacağını sorar. Jilet Şeref, gayet ciddi bir şekilde:

-‘‘Bak canım kardeşim. Bu elindeki şişenin kapağını bir sola, iki sağa çevirerek açacaksın. Sonra parmakların arasına bir tutam ilaç alacaksın. Bu ilacı, yakaladığın böceğin gözüne dökeceksin. Birkaç saniye sonra böcek ölür’’ diye cevap verir.

Bu yanıta şaşıran köylü, bir elindeki şişeye, bir de Şeref'in yüzüne bakarak:

-‘‘Eee ağabey, ben böceği tuttukdan sonra gendim öldürürüm’’ diyince hazır cevap Jilet Şeref, nükteyi patlatır:

-‘‘Daha iyi ya kardeşim. Aldığın ilaç yanına kâr kalır.’’

ÇAY DESTANI

Erzurumlu, Bayburt'a gitmiş, kahveye girmiş:

-“
Hele gardaş bir çay getir de içek.” demiş.

Ve peş peşe 29 bardak çay içmiş. Bayburtlu sormuş:

-“Ağabeyi, daha getirim mi?

Erzurumlu, elini kalbine götürüp, yanıt vermiş:

-“
Yoğ gardaş. 30 bardak oldu mu çarpıntı yapir.”

YAKIT

Erzurum Büyükşehir Belediyesi köy muhtarlıklarına bir yazı göndermiş:

Kışın soğuk geçeceği bildirilmektedir. Önlem almak üzere acilen kullandığınız yakıtın cinsini, kod numarasını ve stok durumunu acele bildiriniz.”

Umudum Köyü Muhtarından hemen Belediyeye cevap gelmiş:

“Yakıtımız poğdur, kod numarası yoğdur, stokumuz çoğdur.”


20 Mart 2010 Cumartesi

EN İYİ VALİ

Adamın biri Erzurum'a vali tayin edilmiş. Gitmiş, görevi devralmış. Halkı ve çevreyi tanımak için çıktığı gezilerin birinde, bir köy halkına sormuş:

-„Şimdiye kadar Erzurum'a tayin edilmiş valiler içinde size en çok hizmet veren hangisiydi?“

Köylünün biri cevap vermiş:

-„Sizden iki önceki valiydi; Mehmet Paşa.“

-„Yaaaa, öyle mi, peki size ne gibi hizmetler yaptı?“

-„Daha Erzurum'a gelirken, yolda öldi!“.

AT SURATLI

Köyde bir dolma nene diye yaşlı kadın vardı . Köye gelen gelinlerin hepsinde bir noksanlık bulur onları o isimle cağırırmış. (Örnek naylon Rebiye, kel Revim) gibi. Köyün ağası oğlunu evlendirip köye yeni bir gelin getirecekmiş. Dolma neneyi davet etmiş yedirip içirdikten sonra demişki:

-„Bak dolma nene sakın bizim geline lakap takmıyasan.“

Dolma nene:

-„Yoh oğul viş ele şey olurmi ben heç bir gusur bulmam“ demiş ve ayrılmış.

Ağa düğünü yapmış gelini getirmiş dolma neneyi çağırmış:

-„ Dolma nene nasıl gelin?“ demiş.

Dolma nene:

- „Oğul ben gelini ey buldum güzel buldum amma inşallah aşşaği mehlenin garilari at suratli demezler.“

İNEKLER NASIL ÇIHİR

Hayatı köyde geçmiş babasını İstanbul’a götüren Erzurumlu dört katlı apartmanın en üst katında oturuyormuş. Baba evi çok sevmiş ancak aklının almadığı bir şeyi oğluna sormuş:

-“Ola oğul,evin çok güzel, çok ey, çok sevdım da ineyhler yuhari nasıl yenip çıhir “

ERZURUMLUNUN SİMİT SATMASI

Erzurum’un bir köylüsü İstanbul`da simit satmaya başlar. Bu mesleğe yeni başlamış olan köylü ertesi gün sattığı şeyin adını unutur. Çaresiz başlar bağırmaya.

-“Deliyhli Eymek, deliyhli eymek!”

ORASINI GARIŞTIRMA

Pasinlerin kurtuluşunda, belediye başkan vekili Sabih Pasin heyecanlı, heyecanlı bir nutuk çekmektedir :

-“Ermeniler saldırdi, ahan bu ot yığınlarına kadar geldiler, biz saldıranda da ano çeşmenin yanından kaşdi cannarıni zor gulturdular.”

Nutuğu dinleyen ve o günleri yaşamış yaşlı bir kadın itiraz etti:

-“Ola Sebih atma ula atma! Sen ne annadirsan, sen o günleri gördün mü ki?”

Buna sinirlenen başkan vekili Sebih:

- “Orasını garıştırma ola Behile Nene, bu bir nutuh! Ne söyler söylerem.!”

CERYAN

Neriman Hanıma gelen misafir, evin kızını ortalıkta göremeyince sormuştu:

-“ Ayşe nerede, göremedim?”

Ev sahibi hava akımını kastederek:

- “Geçen gün sizin evde ceriyana kapılmış, hesde yatir içerde.”

Bu söz üzerine misafir hanım öfkeyle:

- “Viyh torpah başşıma, bizim evde ceriyan ne arir? Sen de bülirsen ki biz kaz lambasi yahirih vışş!”

18 Mart 2010 Perşembe

Ayşe Teyze

Ayşe Teyze, Aktepe'de Trabzon'a inmek için otobüs durağında beklemektedir. O sırada sıkmabaş türbanlı bir kız da durağa gelmiş. Kızın başı türbanlı ama eteği normalden çok kısa imiş, çıplak bacakları başıyla tezat teşkil etmekteymiş.

Ayşe teyze kızı dikkatle süzdükten sonra seslenmiş;

-"A! Kızım,kızım yukarıdan değil, aşağıdan yapayiler!"