28 Ekim 2009 Çarşamba

Saçlar


Minik Temel annesine sormuş birgün;

-"Anacuğum kafandaki saçların neden beyazlıyor senin?"

Annesi;

-"Uşağum, sen beni her üzdüğünde saçımdan bir tel beyazlıyor," demiş.

Temel annesine duyurmamağa çalışarak;

-"Uyy şimdi anlaşıldi, ninemun saçlari neden bembeyaz olmuş!"

23 Ekim 2009 Cuma

669-699

Temel TV tamiri yaparken arızalı olduğunu tesbit ettiği 669 no'lu parçayı ilgili firmanın "Yedek Parça" servisinden istemiş.

İsteğinin yerine 699 numaralı parça gelince "Aklınızı başınıza alın! gibi sert bir not ekleyerek paketi geri göndermiş.

Bir hafta sonra 4 kelimelik bir notla aynı paket geri gelmiş "Lütfen paketi ters çevirin!"

222

Temel ve Dursun Londra'ya gider ve bir otele yerleşirler. Günün yorgunluğunu atmak üzere Temel telefona sarılarak kaldıkları 222 nolu odaya çay ister:

-"Tu ti, tu tu tu tu!.." (Two tea, to two two two.)

(İşte bu laz zekasıdır..........Eeeeee telefona çıkan haçan anlamadiysa aptalluğuna doymasun daa!)

Gök Gürültüsü

Sabah kahvaltısında Fadime, Temel’e anlatıyordu:

-“Geceki gök gürültüsünü tuydunmi?”

Temel:

-“Hayır tuymadım.”

Fadime hayretle:

-“Nasıl tuymazsın? Bir şimşekler çaktı, bir gökler gürledi kiii. Aman Yarabbi…”

Temel öfkelendi:

-“Niye beni uyandırmadın? Benim şimşek çakarken uyuyamadığımı bilmez misin?”

Tonuma İşedum

Temel dut gibi sarhoştur, çişini yapmak üzere meyhanenin tuvaletine gider, ancak bir gariplik vardır, kendini tuhaf hissetmektedir. Pisuvarın önünde, yanındakine sorar:

-”Ula hemşerum, penum elimde bir şey varmidur?”

-“Hayır.”

-“Uyy o zaman ben tonuma işedum uşağım."

Sıkarken

Adam, kasabaya giderken bakmış derenin kenarında Laz komşusu bir kedi yıkıyor. Adam Laza :

- "Bak o kediyi yıkıyorsun ama sonra hayvanı öldürürsün."

- "Pişey olmaz da merak etme."

Adam bunun üzerine kasabaya devam etmiş. Birkaç saat sonra dönüş yolunda bakmış ki Laz komşusu toprağa birşeyler gömüyor. Adam dayanamamış ve :

- "Demiştim ben. Yıkaya, yıkaya öldürdün hayvancağızı değil mi ?"

- "Yok ula yıkarken değil, sikarken oldi."

Süpriz

Temel ile Dursun bir gün sinamaya giderler, filmde bir at yarışı sahnesi vardır ve Temel Dursun'a sorar

-"İddaya varmisun ben diyrum 1.at kazanur."

Dursun;

-"Oldi benda 2. ata oynayrum."

İddayı Temel kazanır ve Dursunun 5 milyonunu alır.

Ertesi gün Temel Dursunu arar;

-"Ula Tursun, dünkü film faridiya ben oni bidaa seyretmiştum vicdanum rahat etmedi onun içun aradum."

Dursun:

-"Benda seyretum."

Temel:

-"O zaman niye 2. ata oynadun?"

Dursun:

-"Süpriz oynadum daa"

Temel'in Bağırsakları

Temel’in kötü huylarından biri de her sabah uyanır uyanmaz, gök gürültüsü kadar yüksek sesle osurmakmış.
Karısı Fadime de bu densizliğe pek içerler:

-“Cözü çikasu heruf, ha pir sabah poyle fosururken, tüm pagursaklarun donuna dökülsun da cör cünunu” dermiş.

Derken, Kurban bayramının ikinci sabahı, Fadime mutfakta kurban etlerini ayıklarken ve Temel hâlâ uyurken, Temel’i yola getirme niyetiyle, bir gün önce kurban olarak kestikleri koçun bağırsaklarını toparlayıp, çaktırmadan bir güzelce Temel’in donunun içine koymuş!

Az sonra Temel uyanınca, adeti üzere, keyifle ve gök gümbürtüsü timsali, gaz atınca bir de bakmış ki tüm bağırsakları donunun içinde. Şaşkınlık ve korku ile rengi benzi atmış, aklı uçup gitmiş.

Temel, Bir müddet sonra kendine gelmiş, kendini yoklaya, yoklaya, kalkıp tuvalete gitmiş epey zaman sonra, sararmış yüzünden soğuk terler damlayarak bitap ve yorgun bir halde mutfağa gelmiş;

-”Ula kari! Haçan dedigun oldi, fosururken tüm pagirsaklarum donuma döküldu da,” dediğinde,

Fadime:

-”Oh olsun, ama pagirsaklarun çikarken canun da pek yanmistur be Temel’im” diyince:

Temel:

-”Yok be Fadime, ha çikarken acumadi da, pen onnari geri sokarken az kalsun ceberiydum”

Bu Gece

Temel, karısının cenazesinde ağlıyor, kendini yerlere atıyor ve "Ne yapacağım?. Ne yapacağım" diye saçlarını yoluyormuş.

İmam efendi Temel'in yanına "Zavallı.." diyerek ve acıyarak yaklaşmış, "Oğlum.." demiş, "Senin için zor olduğunu biliyorum.. Ama Tanrı ıstıraplarımıza dayanma gücü verir.. Mutlaka iyi ve güzel bir eş bulacaksın, onunla evlenecek ve bu günleri unutacaksın."

"Evet, evet efendim tüm bunları ben de biliyorum.." demiş Temel, "Biliyorum da, çok hazırlıksız yakalandım.. Sadece bu gece kim yemek pişirecek?. Kiminle yatacağım?. Onu çözeyim rahatlarım!."

Mektup

Temel'e sormuşlar

- "Aşkı neye benzetirsin?"

-"Mektuba.." demiş Temel.

-"Mektup mu? Niye?.."

-"Niye olacak?.." demiş Temel,

- "Önce yazarsın, sonra yalarsın, işi bitince de postalarsın gider!"

Çımacı Temel

Temel Çımacı olmuş, ilk seferi ile yurt dışına çıkmış. Gemi Liverpool Limanı'na yanaşırken, Temel iskeledeki görevliye bağırdı:

- "Tut şu halatı!" görevli hiç bir şey anlamadı.

Temel yine bağırdı:

- "Tut şu halatı!" görevlide gene hareket yok.

Temel ortaokuldaki ingilizcesi ile bağırdı:

-" Do you speak English?"

- "Yes," dedi görevli;

Temel öfkeyle bağırdı:

"- O zaman tut şu halatı da !"

Kasket

Temel başındaki kasketi gösterip:

-"Ha bu kasket penu on yaş gençleştirdu,"

-"Kaç yaşindasun,"diye sormuş Cemal.

Temel:

-"Kasketlimu,kasketsiz mu,"

Güneş Tutulması

Küçük Temel babasına:

-"Öğretmenumuz bugün künes tutulmasi olacağini soyledi. Tişari çikup pakabilir miyum?"

Babası:

-"Olur ama sakun fazla yaklaşmayasun,"dedi.

Unutkanlık

Temel son günlerde unutkan olmuştur, Dursun önüne katarak zorla doktora götürür, doktor ile Temel sorunu konuşmaya başlar;

-"Doktor bey hafizam çok zayifladi , haçan hemen herşeyi unutayrum"..

Doktor:

-"Ne zamandan beri"?.

-"Ne, ne zamandan beri?"

Sığır Sayısı


Temel ve Dursun trenle yolculuk yaparken,bir sığır çiftliginin önünden hızla geçiyormuş.

Temel:

-"Dursun orada tam 397 sığır var." demiş.

-"Ula Temel,nasil saydin?Vizz diye geçtuk daa."

-"Kolaydur..Ayaklarini sayip dörde bölüyorum"

Kuş


Birgün kırlarda Temel ile Cemal yürürken Temel Cemal'e derki:

-"Yahu Cemal paksana, kuş ölmüş daa!"

Cemal de havada uzun uzun aranarak:

-"Ula Temel hanidur daa????"

Kurban ve Oruç

Temelin ineği hastalanmış, hangi veterinere götürmüşse bir türlü iyileşmemiş.

Temel biçare bir şekilde düşünürken ellerini açıp ALLAH'a yalvarmış.

-''Yarabbi sen ineğimi iyi et, iyi edersen 15 gün oruç tutarım."

Bu hayvan iki günden fazla yaşamaz diyen veterinerlere rağmen inek iyileşmiş.

Bizim temel 15 gün oruç tutmuş. 16.gün inek ölmüş.

Temel ne yapacağını şaşırmış.

İnek öldü, havadan 15 gün tutulan oruç.

Ellerini açmış :

-"Yarabbi sen sanıyorsun ki Temel aptaldır, hiç itiraz kabul etmem, ineği kurbana sayar, tuttuğum oruçları da ramazan'dan düşerim hiç kusura bakma.''' demiş.

Refleks

Temel’i iki kulağı da yanık vaziyette hastaneye getirmişler. Doktor bu duruma şaşırıp sormuş:

- "Nasıl oldu bu?"

- "Ütü yaparken telefon çaldı."

- "Peki diğer kulağın nasıl yandı?"

- "O da ambulans çağururken! "

Temel'in Kaynanası


Temel bir gün kahveye girmiş. Üstü başı yırtıkmış. Ne oldu diye sormuşlar.

Temel:

-"Kaynanamı gömdük."diye cevap vermiş.

Kahvedekiler:

-"İyi de bu halin ne?"

Temel:

-" Haçan birazcık direndi de."

Şaka



Bir gün Temel balığa çıkar. İyi bir avdan sonra bir tekne balık tutar. Birden hava patlar ve çok büyük bir fırtına çıkar.Temel duva etmeye başlar.

-"Tanrım beni bu fırtınadan kurtarırsan bütün bu balıkları fakirlere dağıtacağım." der içinden.

Hava bir zaman sonra düzelir. Temel evine dönmeye başlar. Birtaraftanda balıklara bakar ve içinden bu balıklar fazla, yarısını dağıtsam olur der. Biraz daha sonra balıklara tekrar bakar ve bu balıkların yarısıda çok fazla ben bunların çeyreğini dağıtsam olur der. Biraz daha zaman geçer Temel tekrar balıklara bakar. Tam o sırada hava tekrar bozulur.Temel kafasını gök yüzüne diker ve şöyle der.

-"Haçan sen de şakadan hiç anlamiyusun."

Havuz

Temel akıl hastanesinde Başhekimdir. Bir gün Bakanlık Müsteşarı hastaneyi ziyaret eder. Camdan bahçeye bakarken delilerin yüksek bir yerden havuza atladığını görür ve Başhekim Temel’e:

-"Bravo, mükemmel. Hastaların sosyal faaliyetlerini düşünmüşsünüz.. Bunun için sizi tebrik ediyorum" der.

Temel’in koltukları kabarır:

-"Sayin Musteşarum siz esas o havuzi bi da su doldurduğumuz zaman görün ne sevineyi zavallılar."

Bir... İki... Üç... Dört... Beş... Alti

Bizim küçük Temel, Okuldan bir türlü mezun olamıyor. En sonunda öğretmen:

-"Oğlum seni imtihan edeceğim. Bilirsen seni mezun edeceğim.

Temel sevinir, sözlüye kalkar... Hoca:

-"Söyle bakayım Temel, İngiltere'yle Fransa kaç kez savaştılar?"

Küçük Temel:

-"Alti defa savaştiler öğretmenum."

Hoca:

-"Aferin sana Temel, tebrik ederum," der.

Küçük Temel, mezun oldum sevinciyle hocaya bakarken, hoca:

-"Peki say bakalım, "demez mi?

Küçük Temel çakılır kalır, bir süre sonra:

-"Bir... İki... Üç... Dört... Beş... Alti." der.

Sırtım Kaşınayi

Dursun, çok feci bir trafik kazası geçirir. Koma halinde hastaneye kaldırırlar. Tedavi olurken kendine gelir. Yatağında bakar ki bir kolu yok. Hepten morali bozulur, asabileşir. Bir taraftan da hastaneyi birbirine katar:

-"Ben tek kolla nasıl yaşarım şimdi!"

Diye bağırıp çağırır. Kendini hastanenin penceresinden atıp intihar edeceğini söyler. Doktorlar başına toplanır, bakarlar Dursun ciddi, başlarlar nasihata:

-"Bak evladım, insan tek kolla da yaşayabilir, ölmediğine şükretsene. Sonra beterin beteri var. Geçen yıl Temel de kaza geçirdi. Onun iki kolunu birden kesmek zorunda kalmıştık. Ama o senin gibi bağırıp, hastaneyi birbirine katmadı. Şimdi de gül gibi yaşayıp gidiyor. İnanmazsan git de bak."

Dursun, bir an sakinleşir, gider yukarı mahallede Temel'i bulur. Bir de bakar ki, Temel'in hakikaten iki kolu kesik ama, Temel bahçede kıvır kıvır oynuyor, hem de nasıl oynuyor.

Bizim Dursun'un kafası karışır ve hayretle Temel'e yaklaşır:

-"Ula Temel, eyi ki seni gördüm, yoksa hayatum gideyidi. Ula bizim bi kolumuz kesildi diye intihar edeceğidum. Ama senin, iki koli kesik vaziyette, hem de bi dansöz gibi oynamana karşı teselli oldum. Şu dünyanın haline bak, benum tek kolum kesildi diye intihar edecek kadar beyinsuzum, sense iki koli yok göbek ataysun. "

Derken, Bizim Temel patlar:

-"Ula sen manyak misun, ne göbek atmasi. Sırtım fena halde kaşuniyi.

Vurduk Oni

-"Babam öldi," demiş Temel.

İlyas sormuş:

- "Neden öldi?"

- "Apartmanin sekizinci katinin balkonundan düştü."

- "Eyvah parçalandi mi?"

- "Yok, girişteki bakkalin tentesine düşünce oradan havalanip karşi apartmana yöneldi."

- "Apartmana mi çarpti, nasil oldu?"

- "Yok, karşi apartmanın balkonunda çamaşirlar asili idi."

-"Çamaşir ipine vurup fabrikanin bahçesine düştü."

- "Orada mi öldi?"

- "Yok, fabrika çelik yay fabrikasidur ya, bahçedeki yaylarin üzerine düşüp havalandi yeniden."

-" Eeeeeeee peki sonra?"

-" Sonrasi ne? Baktik ki yere inmiyor, biz de vurduk oni."

Dedigu Deduk


Asker Temel ile Asker Cemal tuttukları balığın dişi mi erkek mi olduğu konusunda iddialaşmış. Temel çözüm önermiş.

- "Ula, yüzbaşıya soralum."

- "O ne pilur ki?"

- "Ama dediğu dediktur."

19 Ekim 2009 Pazartesi

Sahipsiz Oto

Yargıç, otomobil çalmak suçundan sanık olarak karşısına getirilen Temel'e sordu:

- "Otomobil çalmışsın, bunu neden yaptın, söyler misin?"

- "Sahibi yok sanmiştum."

- "Peki, sahibi olmadığı kanısına nereden vardın?"

- "Mezarluğun önine parketmiştu da, SAHİBİ OLDİ SANDIM."

Boyacı

Laz'a karayollarında orta beyaz çizgiyi boyama işi vermişler. Laz başlamış çalışmaya. İlk gün tam 200 metre boyamış. İkinci gün 100 metre, üçüncü gün 50 metre. Artık dördüncü gün 10 metre boyayınca amiri Lazı çağırmış:

- "Hayırdır evladım iyi çalışıyordun ?"

- "Pen yine iyi çalışayum."

- "İyi ama dün 50 metre bugün de 10 metre boyamışsın."

-" E... haliyle. İlk günlerde poya kovasina çidip çelmek kolayidi, sonraları çok vakit almaya basladi, her defasinda kovaya çidmek kolaymi sanaysin?"

İşaret

Balığa çıkacak olan Lazlar konuşuyorlarmış :

-" Dün balık avladığımız yeri işaretledin mi ?"

-" Evet kayığa işaret koydum."

- "Aptal! Ya bugün başka kayıkla balığa çıkarsak ?"

Taksit Taksit Firar

Ufak bir suçtan hapse düşen Temel'in koğuş arkadaşı sık sık hastalanmakta, haftada bir doktora gitmektedir. Adamın doktordan her gelişinde bir uzvu kesilmektedir. Bir gün bacağı, sonra kolu, eli.

Son gelişinde Temel koğuş arkadaşının kulağına eğilir manalı bir gülüşle:

-"Uy! Hemşerum sanmaki anlamayrum, bağa öyle geliyoki galiba sen kısım, kısım firar edeysun."

Çukur

Temelinde içinde bulunduğu Rize Belediyesi Parklar ve Bahçeler Müdürlüğü elamanlarından bir grup, çukur açıyormuş. Bir başka grupda gelip çukurları kapatıyormuş. Uzun süre onları izleyen adamın biri çok merak etmiş ve ne yaptıklarını sormuş.

Temel:

-"Bir grup daha fardu, onlarda fidan dikeydu, bucün gelmeduler, piz de pizim işler geri kalmasın diye onlarsız çalişayruz."

Penguen Kuşu

Samsunlu Temel, arabasıyla Trabzon'a giderken, Ordu-Giresun arasındaki kumsalda, iki Karadeniz uşağının garip bir yaratığı kanatlarından tutup gezdirdiklerini görmüş. Merakla koşup yanlarına varmış:

-"Ha uşaklar,n'apaysunuz?"

-"Deryadan çıkan bu garibanı oyalayuruz."

-"Ha puna penguen kuşu denur, kutuplarda yaşar, onun tilinu pizler pek pilmeyuz. İyisi mi siz onu Hayvanat Bahçesine göturun."

Ertesi gün Samsuna dönen Temel, kumsalın önünden geçerken ne görsün? Bizim uşaklar kuşu yine kanatlarından tutmuş, kumsalda dolaştırıyorlar. Arabasını park edip yanlarına varmış:

-"Yahu, pen, pu kuşu Hayvanat Bahçesine göturun temedim mi?"

-"Tedin. Biz de götturduk, her gün oraya götüracak değiliz. Bu akşam da açık hava sinemasına götüreceğuz. Hayatından memnundur. Hiç sesini çıkarmayi maşallah."

Sahte Alarm

Temel Rize'de itfaiye şefi, teşkilata yeni yangın arabası alınmış, itfaiye erleri hayran, hayran incelemişler. Temel ikaz etmiş.

- "Uyy uşaklar, pu cüzel ve pahali arabaya iyi pakacağuz. Onu gerçek yangınlarda kullanacağuz. Sahte alarmlarda eski arabalari kullanuruz."

Geri Vites

Temel birgün son model bir mercedes araba ile Trabzon'a gelmiş ve arkadaşları ile muhabbete başlamış;

Konu arabalardan açılınca, Temel başlamış arabasını övmeye:

- "Almanlar ne kadar zeki insanlar yahu, yaptıkları araba dört dörtlük. Şöyle iyi araba, böyle rahat araba, çok hızlı araba." diye anlatmış durmuş.

Bunlar konuşulurken iş birdenbire iddiaya binmiş ve Temel:

-"Ben arabamla Trabzon'dan, Samsuna 4 saatte giderim."' demiş.

Arkadaşları:

-"Gidemezsin!" demişler. Temel hemen heyecanlanarak:

-"Uyy gideyimde görün uşaklar."demiş.

Arkadaşları

-"İyide biz senin oraya ne zaman vardığını nereden bileceğiz?" demişler.

Temel'de:

-"Samsun'a varınca telefon ederim."demiş.

Ordan hemen biri atılmış ve:

-"İyide Samsun'dan aradığını nereden bileceğiz. Sen git şu kişiyi bul ordan, o bizi arasın." demiş.

Temel adresi alarak yola çıkmış ve 3,5 saatte Samsun'a varmış, sözü edilen kişiyi bulmuş ve Trabzon'a telefon etmişler. Arkadaşları Temel'e:

-"Ooo Temel uşağım iddiayı kazandın tamam, hadi şimdi geri gel!" demişler.

Ve başlamışlar Temel'i beklemeye. Aradan 5 saat geçmiş Temel yok. Gece olmuş Temel yok. Arkadaşları:

-"-Nerde kaldı bu yahu?" diyerek evlerine gitmişler., yok.

Sabah erkenden herkes birbirine:

-"Temel geldimi?" diye sormuş ama kimseden cevap yok.

O gün de Temel, Trabzon'a gelmemiş. Ertesi gün sabah yine yok, öğleden sonra çıkmış gelmiş!.

Arkadaşları Temel'e hemen:

-"Yahu Temel Samsun'a 3,5 saatte gittin 3 günde ancak döndün, ne oldu uşağım?" diye sormuşlar.

Temel de:

-" Sormayın be arkadaşlar, uşağım bu Alman'lar ne gerizekalı bir millet!" demiş.

Arkadaşları"

-" Ne oldi uşağım?" diye sormuşlar

Temel:

-" Siz tamam haydi şimdi geri gel dediniz ya, güzelim arabayı yapmışlar, 5 tane ileri vites, ama 1 tane geri vitesi koymuşlar, e sihirbaz değilim ya, 1 geri vitesle de ancak geliniyor." demiş.

Oruç

Dursun, Temel'e sormuş:

- "Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun?"

Temel

- "100 tane "demiş.

Dursun:

- "Hadi oradan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi oruçsuz yersin" demiş.

Bu espri Temel'in çok hoşuna gitmiş. Yolda Cemal'i görmüş ve hemen sormuş:

- "Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun" ?

Cemal:

- "50 "demiş.

Temel:

-"Tüh! uşağum keşke 100 deseydun sana müthiş bir espiri yapacaktum" demiş.

Müebbed

Zamanın en büyük Mayfa babası çok ağır bir suçtan yargılanmaktadır ve idamı istenmektedir. Jüri üyelerinin içinde Temel de vardır. Mafyanın adamları mahkemeden önce Temel'i bir kenara çekerler ve şöyle derler:

- "Temel ne yap et, babanın idam kararını müebbet'e çevir yoksa bu senin sonun olur!" derler.

Temel'in içine korku düşmüştür: Acep ne yapsam da bu adamı kurtarsam" diye düşünür.

Dava başlar günlerce devam eder ve nihayet jüri üyeleri karar vermek üzere odalarına geçerler. Aradan uzun bir süre geçtikten sonra jüri geri gelir ve kararını okur:

- "Müebbet hapis." derler.

Bunu duyan baba ve adamları sevinçten havaya uçarlar ve doğru Temel'e gidip:

-"Af ferim sana Temel şimdi gözümüze girdin "derler.

-"Ehh be Temel iyi güzel de bu işi nasıl başardın?" diye de sorarlar. Temel:

- "Sormayın be uşaklar, diğerleri beraat, beraat diye tutturdu, müebbete çevirinceye kadar göbeğim çatladi da." der.

12 den Sonra


Temel ile İdris borsanın çok kazandırdığı sıralar, borsada oynamaya karar verirler. Borsayı hiç bilmeyen iki kafadar önce bir iki tanıdığa sorarak işi öğrenmeye koyulurlar. Öğrendikleri kadarıyla ufak ufak oynamaya başlarlar. Kısa sürede ikisi de zengin olur, İstanbul'a taşınırlar. Bir kaç ay sonra köylerini pahalı giysiler ve lüks arabalarla ziyaret ederler. Herkes onları konuşmaktadır. Yeterince hava attıktan sonra yine İstanbul'a dönerler.

Çok geçmeden soluğu yine köylerinde aldıklarında perişan bir haldedirler. Eski kılıklarında ve yayadırlar.

Tanıyanlar sorar:

- "Ula uşaklar ne oldi size boyle?"

Temel ile İdris cevap verir:

- "Ula seanslari çift ettiler."

Köylüler heyecanla sormaya devam eder :

-" Eeee? "

- "E'side ne uşağım? Haçan onikiye kadar kazanduk, onikiden sonra kaybettuk!"

17 Ekim 2009 Cumartesi

Koşu

Temel'le İdris'in canları sıkılmış ve stadyuma gitmişler. Atletler koşarken aralarında şu konuşma geçmiş:

-"Ula, bu uşaklar niye koşayi?"

-"Biri birinci gelecek, madalya alacak."

-"Peki öbürleri niye koşayi?"

Ya Biz Kazanırsak

Temel, Dursun ve İdris'in; memleketin durumu canlarına tak eder. Bir taraftan işsizlik bir taraftan geleceği kapkara bir siyaset. Ekonomi ve enflasyonu bırakarak devamlı kavga eden siyasiler. Bunlar da oturur geleceğimizi, yani ekonomi, işsizlik nasıl çözülür onu tartışırlar.

İdris söz alır:

-" Uşaklar ben en hızlı kalkunmanun yolini buldum. Bi uçak filosu yolliyalum. New York'i bombaliyalum. Sora da Amerika bize atom atar. Teslim oluruk. Sora da Japonya gibi çikaruk ortaya aha zengin oldun."

Dursun atılır:

-" Ula daha kolayi varken öyle niye edeyruk. En iyisi Amerika'ya savaş ilan edelum. Beşinci Filo oriya çıkarma yapar. Savaşı kaybederuk. Ardından Almanya gibi ortaya çikaruk aha zenginsun"

Sonunda Temel atılır, kafasını kaşır ve:

-" Ula uşaklar ya savaşi biz kazanursak, oni hiç hesap etmedunuz?"

Ceketsiz Gidecektim

Temel ceketini arıyor.

-" Üstünde," diyorlar.

-" Uyy uşaklar sağolun da, söylemeseydinuz pu soğukta ceketsuz cidecektum"

İnat

Bir gün Temel, Dursun ve İdris kahvede tartışıyorlarmış:

Dursun:

- "Pen çok inatcuyumdur öyle inatcıyumdur ki akşam çorba olmadimi yemega oturmam o gün pişi yemem" demiş.

İdris gülmüş;

- "Oda pişeymi oğlum pen pirgün eve celdiğimde bizim karı yoktida oni eve almadim poşadim" demiş.

Temel gülmüş;

- "Ula uşaklar onlarda pişeymidur biz fadimeyle evlendiğimuzda cerdekte fadime nazlandu. Yok canum istemi, yok paşım ağriyi. Pende ocün sinirlendim yaklaşmadum ona da ,ogün bügündür de yaklaşmam."

İki arkadaşı birden:


-"Yapma Temel sallama senun içi kızın varidur."demişler.

- "Ya pen öyle inatçuyum ki onları nasıl yaptı onu pile sormadum."

5 Kilo

Temel karısı Fadime binip zayıflasın diye bir at almış. Aradan bir hafta geçmiş Temel ile Dursun konuşurlarken konu Fadime'nin zayıflamasına gelmiş.

Dursun sormuş:


- "Ula Fadime zayıfladimi?"

Temel:


-" Yok ama at bir haftada 5 kilo verdi." demiş.

Üç Dilek

Bir Fransız, bir İngiliz ve bir de Temel bir gemi kazasından sonra ıssız bir adaya çıkarlar. İngiliz kumsalda bir lamba bulur. Fransız bunun Aladdinin sihirli lambası olabileceğini söyler ve lambayı ovuşturur. Gerçektende lambadan bir cin çıkar ve konuşmaya başlar :

-"Dileyin benden ne dilerseniz!"

İngiliz :

-"Ben ailemin yanına İngiltereye gitmek istiyorum." der.

Cin hemen isteğini yerine getirir.

Sıra Fransıza gelir. O da ailesinin yanına Fransaya gitmek ister. Onun isteği de yerine gelir.

Sıra Temeldedir. Temel biraz düşünür. Cin çabuk olmasını söyler. Temel etrafına bakar ve cine dileğini söyler :

-"Arkadaşlarım da gitti ben bu ıssız adada yalnız kaldım onun için arkadaşlarımı hemen geri getirmeni istiyorum" der.

16 Ekim 2009 Cuma

Temel'in Evleneceği Kız

Temel in 3 tane sevgilisi vardır. Biri öğretmen biri doktor biri de santralcidir. Fakat öğretmenle evlenmeye karar verir. Bunu bilen arkadaşı sorar:

-"Niye öğretmen de diğerleri değil?"

Temel:

-"Ula pilmez misun doktorlar bugün git yarin gel derler, santralci de şu an müsait
değilum, daha sonra tekrar deneyiniz der. Ama öğretmen ne der? Hadi bir daha tekrarliyalım.Tek nedeni pudur."

Altınlar

Temel'in küçcük takası, on kişilik tayfasıyla Karadeniz'in engin sularında yol almaktadır. Temel tayfalarını yanına çağırır. Onlara şöyle der:

-"Uyy uşaklar, ha purada pi teneke altinumuz olsa idu ne ederduk?"

Uşaklar:

-"Uyyy paylaşirduk onlari..."

Temel öneriyi kabul eder ve altınları paylaştırmaya başlar:

-"Uyy, on peş altin bağa, pi altin size, on peş altın bağa, pi altin size."

Tayfalar buna itiraz ederler ve aralarında müthiş bir kavga başlar. Kıyasıya dövüşürler. Neden sonra Rize'ye geldiklerinde durumu mahkemeye intikal ettirirler. Mahkemede yargıç olayı anlattırır. Hem Temel, hem de tayfaları olduğu gibi olayı anlatırlar.

Bunun üzerine yargıç:

-"Peki getirin altınları," dediğinde, hepsi bir ağızdan:

-"Uyy haçim bey, pizum altinumuz falan yok, olacağinu farz edeyduk."

Mars’ta Hayat Yok

Temel, Mars'a gidecek ilk astronottur. 10 milyar dolarlık muhteşem bir uzay gemisi ile giden Temel’den dönüşe dek haber alınamayacaktır. 10 yıl sonra geri döndügünde flaşlar patlar herkes merakla etrafını sarar:

-“ Temel, Marsta hayat var mı???”

Temel omuzlarını silker:

- “Yok …”

Bilim adamları, basın ve tüm dünya hayal kırıklığı içindedir. Temel’i uçağa bindirip Trabzona uğurlarlar. Akşam evinde ailesi ile kendi dönüşünü seyreden Temel’in oğlu sorar:

-“Baba hakkaten hayat yok muydu acaba?”

Temel yine omuzlarını silker:

-“Haçan saat 11 dedin miydu butün tükkanlar kapanii! Sen puna hayat mi diisin?”

Sütcü

Temel'in bir oğlu olmuş. Çocuk konuşmaya başlamış. Fakat kimin ismini söylüyorsa ertesi gün o ölüyormuş.

Bir gün anneanne demiş, kadıncağız ertesi gün ölmüş, dede demiş dedesi ölmüş, anne demiş annesi ölmüş. Baba demesini öğrenecek diye Temel çok korkuyormuş.

Zaman gelmiş bir gün de çocuk baba demesini öğrenmiş ve baba demiş.

Temel:

- "Ula şimdide peni puldi," derken,

Ertesi gün mahallenin sütçüsü ölmüş.

İslamın Şartı

Temel ile Dursun birlikte askerlik yapmışlar. Komutanı Temel'i çok sevmiş. Ona birgün;

- "İslamın şartı kaçtır."diye sormuş.

Temel:

- "40`tır."demiş.

Komutanı:

- "Hiç olurmu ?" diyerek Temel'e bir tokat atmış.

Temel'in burnu kanamaya başlamış, lavaboya giderken Dursunla karşılaşmış.

Dursun:

-"Ne oldi boyle?" diye sormuş.

Temel olayı anlatmış. Dursun;

- "Demel sen şimdi cit komutanin elinu op, haçan aklima celdu 5 tur de." demiş.

Temel şu cevabı vermiş;

-" Ula uşağım, adam 40`ı kabul etmedi 5`e iner mu hiç?

Bir Kariyi Vuramadilar

Temel,tesadüfen İngiltere kraliçesi Elizabeth'in İstanbul'u ziyaret ettiği gün İstanbula gelmiş. Kraliçenin şerefine belirli aralıklarla top ateşi yapılıyormuş. Merak edip sormuş:

-"Hemşerum ha bu patlamada da neyin nesi?" diye.

Kraliçe Elizabeth'in gelmesi sebebiyle top atışı yapıldığı anlatılmış.

Aradan yarım saat geçmiş ve top atışları yeniden duyulmuş.

Temel bu defa bir başkasına sormuş:

-"Hemşerum bu patlama da neyin nesi?"

Ayni cevabı alınca söylenmiş:

-"Ula pir kariyi furamadilar be!"

Bakmak

Dilbilgisi dersinde Karadenizli öğretmen, Erzurumlu öğrencisini
sözlüye kaldırıp sormuş :

-“Pakmak fiilinin çekiminu yap pakalum.”

Erzurumlu öğrenci hemen atılır :

-“Bahiram, bahirsan, bahir... “

Öğretmen öğrencisinin bu cevabı karşısında :

-“Uy diluni eşekarisu soksun daa. Öyle mi tiyılır? Onun aslu pöyledur :”

-“Pakayrum, pakaysun, pakay...”

Sıkıntı

Temel İngiltere'ye gitmişti. Dönüşünde arkadaşları Temel'e:

- "Ula İnciluzca pilmezdin ha orada çok sıkıntı çektin mi?"

Temel:

- "Hayır, sıkıntıyı asıl İnciluzlar çekti."