25 Kasım 2014 Salı

FADİMENİN TAŞUDUĞİ DOVİZ

Temel, bahçe kapısından Dursun’a seslendi.

-“Ula Tursun!”

-“He.”

-“ Ula hadi gidup Hasan hoca'ya pi uğrayalum da, fikir tanuşacağum.”

-“ Bekla çıkayum da gidelum.”

Hasan hocaya uğrarlar, Temel sorar;

-“Hocam haçan geçen gün kari'lar yürüş yapti, biliysun.”

-“He.”

-“Bizum Fadime'nin taşiduğu dovizi anlayamadum. " Bir erkegin burcu ne olirsa olsun, yukseleni öküzdür." diyi. Şimdi bu öküz sadece benmi oliyrum, yoksa bütun uşaklarmi ?”

22 Kasım 2014 Cumartesi

YAĞMUR YAĞSADA YAĞMASADA

Nasreddin Hocanın baba evinden ayrılıp kendi hayatlarını kazanmaya başlamış iki oğlu varmış. Hoca bir gün her ikisini de ziyarete gitmiş.

Biri:

-"Ah efendi baba, demiş. Bütün varımı yoğum tuğla üretimine yatırdım. Kazara hava yağmurlu giderse anam ağlayacak."

Öteki de:

-"Ah efendi baba, demiş. Bütün varımı yoğumu üzüm bağına yatırdım. Kazara havalar kurak giderse anam ağlayacak."

Hoca dönmüş eve gelmiş. 

Karısı:

-"Bizim oğlanlar nasıl efendi," demiş.

Nasreddin Hoca:

-"Valla, demiş. Oğlanları durumu şimdilik iyi ama senin durumun bir hayli berbat."

-"Neden?"

-"Çünkü sen yağmur yağarsa da ağlayacaksın, yağmazsa da!"

17 Kasım 2014 Pazartesi

VURMA ZAVALLIYA O HAYVANDIR

Başıboş bir eşek nasılsa bir camiye girmiş, hoca eşeği döverek dışarıya çıkarmaya uğraşırken, oradan geçen baba erenler bu hali görerek hocaya sormuş :

-"Eşeği niçin dövüyorsun be hoca efendi?"

Hoca hışımla cevap vermiş :

-"Gelmiş camiye girmiş."

Bektaşi:

-"Canım hoca efendi, onun aklı erer mi? Hayvan olduğu için yapmış bir yanlışlık, girmiş camiye, bak ben giriyor muyum hiç?" demiş.

SEN NE İŞE YARADIN

Ramazanda şeytana uyan Baba erenler ile Sünni dostu içki içerken yakalanırlar ve Kadı’nın huzuruna çıkarılırlar. "Şeytana uyduk kadı efendi." Diye af dileyen Sünni,affedilmez ve idam cezası alır..

Sıra Bektaşi’ye geldiğinde:

-"Kadı efendi ben gayri-müslümüm, bana oruç farz değildir." der.

Kadı Bektaşiyi serbest bırakır. Bektaşi huzurdan ayrılırken sorar:

-"Kadı efendi, ben de şehadet getirip Müslüman olsam, arkadaşımı da bağışlar mısın?"

Kadı düşünür, bir kişiyi Müslüman yapmanın sevabını hesap eder ve Bektaşi'nin teklifini kabul ederek, diğerini de affeder. Kadının huzurundan ayrılırken arkadaşı Bektaşi’ye kızgınlıkla sorar:

-"Sen ne biçim adamsın, neden yalan söyledin! Sen de hiç iman yok mu?"

Bektaşi gülerek cevaplar:

-"Gavur oldum kendimi, Müslüman oldum seni kurtardım. Peki sen ne işe yaradın?"

HANGİSİ SARI, HANGİSİ SİYAH


Bektaşi'nin biri sarı ve kara iki öküzüyle tarlasını sürermiş; sarı öküz az yem yiyip, çok çalışır,  kara öküz ise çok yermiş, tembelmiş, üstüne üstlük birde inat mı inat. Bir gün öfkelenmiş Bektaşi:

-"Ey Allahım! Şu kara şeytanın canını al da kurtulayım!" diye dua etmiş.

Baba erenler ertesi sabah ahıra girince ne görsün! Sarı öküz sizlere ömür, kara  şeytan ise cap canlı. Oğluna seslenerek, ölü öküzü göstermiş:

-"Evlat yatan öküz ne renk?" diye sormuş.

-"Eyvah baba! sarı öküze bir şey mi oldu?" diye haykırmış oğlu.

Bektaşi ellerini gökyüzüne doğru uzatarak:

-"İmanım, bacak kadar çocuk renkleri biliyor da, sen ayıramıyor musun?" diye sitem etmiş.