2 Aralık 2010 Perşembe

DUVAR

Kalp ve Damar Cerrahisi Hastahanesi! İki yatak ve hayat ile ölüm arasındaki çizgide yaşamdan yana kalmaya çalışan iki kalp hastası. Yataklardan biri pencere önünde, diğeri duvar dibinde.

Pencere kenarındaki sabahtan akşama kadar, pencereden dışarıya bakıp seyrettiklerini duvar dibinde bir şey görmeyen, aynı kaderi paylaşan hasta arkadaşına anlatıyor:

"-Bugün deniz dünden daha durgun, rüzgar hafif esiyor olmalı, beyaz yelkenliler denizde belli belirsiz ilerliyor, kuğu gibi süzülüyorlar, park mı? Ha, park henüz tenha, salıncakların ikisi dolu, ikisi boş. Bak! Bak! Geçen haftaki sevgililer yine geldiler. Hep el-eleler, bir sıraya oturdular. Gözlerini birbirlerinden ayırmıyorlar, erkek bilgiç tavırla birşeyler anlatıyor. Ne kadar da bir birlerine yakışıyorlar! Ah kardeşim görmelisin! Erguvanlar bugün çıldırmış, öyle bir çiçek açmışlar ki etraf mora boyanmış, erikler desen keza, tepeden tırnağa beyazlar giyinmiş, gelinler gibi. İşte parkın neşesi çocuklar geldi. Ellerinde rengarenk uçurtmalar, balonlar umutlarını göğe uçuruyorlar. Bugün martıların da keyfine diyecek yok, masmavi denizin üzerinde gösteri uçuşu yapıyorlar, arada bir suya şöyle bir dokunup günlük yiyeceklerini topluyorlar"

Bu böyle hergün sürüp giderken, her gördüğünü anlatıp dururken ansızın yeni bir kalp krizi geçirir pencere yanındaki adam.

Duvar dibindeki düğmeye bassa doktoru çağırabilir ve belkide arkadaşı kurtulabilir, ama, ama yapmıyor işte. Şeytan karışıyor işe.

Arkadaşı ölürse pencere kenarındaki yatak boşalacak ve kendisi oraya geçecek. Bugüne kadar kulaklarıyla duyduklarını gözleriyle de görecek .

Hemen duvar dibindeki, kolaylıkla ulaşabileceği düğmeye basmaz ve oda arkadaşı ölür. Ertesi gün duvar dibindekini yatağından pencere kenarındaki yatağa taşırlar.

Beklediği an gelmiştir artık. Yattığı yerden pencereden dışarıya bakar. A oda ne! Dışarıda kapkara bir duvar. 



Kaynak-İbret verici hikayeler