9 Kasım 2009 Pazartesi

10 Kasım 2009

ON KASIM’LARDA YÜRÜMEK

Atatürk’üm işte 10 Kasım yine,
Dalgalanır ağaçlarla oğullar,
Dalgalanır oğullarla nineler
Dalgalanır ninelerle genç kızlar.
Özlemin ta yüreğime işlemiş,
Seni bulmak, seni görmek için ben,
Bütün toprakaltıyla barışacağım.

Ereceğim sana usta, barışta, başarıda,
Öyle,
Güçlüsün ki.
Güçleneceğim,
Öyle yücesin ki, yüceleceğim.
Düşüne, düşüne seni kocaman, kocaman.
Dağlara, dağlara karışacağım.

Ozan mıyım, ordu muyum, su muyum anlaşılmaz.
Çağlar upuzun allığı yüreğimde ülkünün.
Sanki bayrak bir kalemdir, sanki gökler bir kağıt.
Sanki ellerim gece,
Sanki ellerim gündüz.
Yazacağım seni daha, bir daha,
Ben senin ölümünle yarışacağım.

Fazıl Hüsnü Dağlarca


1881-1938 Düşünebiliyor musunuz? 57 yıllık kısacık bir ömre sığdırılan bir sürü şayanı dikkat, faydalı ve güzel iş. Tabii size şimdi onları sayacak değilim. Zaten hepsini biliyorsunuz. Ben dikkatinizi o güzel işlerin sığdırıldığı 57 ye çekmek istiyorum.

Ben 62 yaşındayım. Sağlıklıyım, kendimi genç gibi hissediyorum. 57 yaşındayken de daha çocuktum herhalde.

Atatürk’ün son yıllarındaki fotoğraflarını inceliyorum, bir çok fotoğrafındaki yorgun ve acı dolu yüzüne bakıyorum. Bir yüz nasıl bu hale gelir ve bir insan nasıl 57 yaşında yaşlanır?

O yorgun ve acı dolu yüzde milleti için duyduğu endişeyi, o vaktinden önce yaşlanan ve hastalanan bünyede onca savaşın tahribatını, o güzel yüzdeki derin çizgilerde yakın dostlarının ihanetini, o vaktinden önce zayıflayan ve dökülen sarı saçlarda çok kısa zamanda telafi etmek istediği geri kalmışlığa karşı isyanını ve o ferini kaybetmiş mavi gözlerde milleti için yitirmemiş olduğu umutlarını görüyorum.

Atatürk’ün yaşadıklarını, ömür boyunca cepheden cepheye koşuşunu ve mücadelesini göz ardı ederek aramızdan erken ayrılışını yaşam biçimine yoranları Allah’a havale ediyorum.

Bugün Ülkemizde birbirimizi yiyebiliyorsak, Albayrağımız fütursuzca dalgalanıyorsa, minarelerimizden günde beş vakit ezan yurdun her yerine dalga dalga yayılıyorsa bu Atatürk sayesindedir.

Değerli Atatürk! Bugün Ankara’da olmak ve kabrinde ellerimi göğe açarak ruhuna okumak ve dua etmek isterdim. RUHUN ŞAD OLSUN!

Naci Püskülcü