Uzaklarda bir köyde, kocası, çocuğu doğmadan ölmüş, tek başına yaşayan hamile bir kadın vardır, kendisine arkadaş olması için dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlamıştır. Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz.
Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşır. Bir kaç ay sonra kadın çocuğunu doğurur.
Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır. Bahçesinde küçücük bir bölüme ektiği sebzelerle hayatını sürdürmektedir.
Günler geçer ve kadın bir gün birkaç dakikalığına da olsa dikili sebzelerle ilgilenmek ve o gün ki yiyeceklerini koparmak üzere evden ayrılmak ve yavrusunu evde gelincik ile yalnız bırakmak zorunda kalır.
Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve döner. Gelinciği ve kanlı ağzını görür. Çocuğuna bir zarar verdi düşüncesi ile anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırır ve oracıkta öldürür hayvanı.
Tam o sırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne odaya yönelir...
Ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış yılanı görür.