İncili Çavuş İstanbul’a yeni geldiği sırada bir müddet boşta kalmış ve getirdiği birkaç kuruşu sarfedip, zarurete düşmüştü. Son günlerde nezdinde ancak iki akçelik bir tek sikke kalmıştı. O gün bununla savmak mecburiyeti hasıl olmuştu. Bir bakkal dükkanına girip, bir akçelik peynir almış. İki akçelik sikkeyi vermiş. Bakkal parayı çekmecesine atarak, diğer bir işle meşgul olmaya başlayınca İncili :
-"Üstü olan bir akçeyi vermedin?"
-"Ne demek? Verdim ya? Vermedin, vermiş olsaydın istermiyim?
-"Verdim, sen unutmuşsun?"
-"Dostum emin ol ki vermedin."
-"Artık çok oluyorsun, verdim."
-"Bu vesile ile peyniri bedavaya mı almak istiyorsun?"
İncili bakkaldan parayı alamayacağını anladıktan sonra “la havle” diyerek oradan karşıdaki fırına gidip:
-"Şuradan bir akçelik ekmek ver." demiş.
Ekmeği alınca yürümüş, fırıncı parayı vermediğini görerek arkasından bağırmış:
-"Hey arkadaş ! hani ya ekmeğin parası?"
İncili dönüp hiddetle:
-"Verdim ya ! kaç kere vereceğim?"
-"Canım vermedin?"
-"Sen unutmuşsun. Ekmeği istediğim vakit parayı verdim."
İncili yoluna devam ile oradan savuşur. İyice uzaklaştıktan sonra der ki:
-"Yarabbi, sen bilirsin ki bakkal bir akçe fazla aldı. Ekmekçi de parasını hiç alamadı. Artık ahirette sen bakkaldan al ekmekçiye veriver. Bende hak kalmasın."